16 Şubat 2018 Cuma

BARZANİ AİLESİ İLE CELAL TALABANİ’NİN ÇATIŞMADAN UZLAŞMAYA VARAN İLİŞKİLERİ


BARZANİ AİLESİ İLE CELAL TALABANİ’NİN ÇATIŞMADAN UZLAŞMAYA VARAN İLİŞKİLERİ
      1.Celal Talabani’nin Mustafa Barzani’ye Başkaldırması
      16 Ağustos 1946‘da Bağdat‘ta kurulan Irak Kürdistan Demokrat Partisi(IKDP)‘nin aynı gün yapılan ilk kongresinde Mehabat’ta bulunan Molla Mustafa Barzani başkan seçilirken, Hamza Abdullah genel sekreter, önemli toprak ağası Süleymaniyeli Şeyh Latif ve Şeyh Ziyad Ağa da başkan yardımcısı olarak seçiliyordu.[1] 1951‘de II. Kongresi yapılan KDP, bir parti olmaktan çok kültürel kazanımlarını ilerletmek için çalışan dernek gibiydi. Bu yapılanma içerisindeki Hamza Abdullah ile İbrahim Ahmed arasında başlayan mücadele aslında gelecekteki KDP’den ayrılarak Kürdistan Yurtseverler Birliği(KYB)’ni kuracak gelişmelerin öncüsüydü. Kürtler, Birleşik Kürt Demokrat Partisi(BKDP) adı altında 1954‘de birleşmelerine rağmen gruplar arasında mücadele devam edecekti.[2] SSCB’nin desteklemesiyle Irak’ta Nuri Said Hükümeti bir darbeyle devrilmiş, iktidara gelen General Abdülkerim Kasım; Kürtlerin dışlandığı eski anayasa yerine Kürtlerin haklarının kabul edildiği bir anayasayı kabul etmiştir.[3] Kasım bu dönemde SSCB’de bulunan Molla Mustafa Barzani’yi Irak’a davet etmiş ve Barzani’nin Partisi olan IKDP’ye meşruiyet tanıyarak, onunla iyi ilişkiler kurmuştur. Kasım, 1960‘da partilerin açılmasına izin vererek IKDP‘yi yasallaştırmış ve yasağın kalkmasıyla birlikte Barzani’nin partisinin ismi Kürt Demokratik Partisi veya Kürdistan Demokrat Partisi(KDP) olarak değiştirilmiştir.
      1960’lı yıllara gelindiğinde Kasım, Mısır’ın Arap milliyetçiliğini benimsemiş olan lideri Nasır tarafından Kürtlere özerklik vaat ettiği nedeniyle baskı altına alınmıştır. Irak’ta KDP’nin kontrolünü eline alarak son derece güçlü bir konuma gelen Barzani, 1959 yılındaki Nasırcı General Eşref’in darbe girişiminin bastırılmasında Kasım’ın yanında yer alırken; bu desteğinin karşılığını fazlasıyla istemiş, bunun sonucunda Kasım için en büyük tehlikelerden birisi olmuştur.[4] Kasım, Barzanilere düşman Lolan, Bradost ve Zibari aşiretlerini silahlandırarak bir aşiretler arası savaş başlatmış ve sonuçta Kasım ile KDP arasındaki soğuk savaş 1961 Eylül‘ünde sıcak savaşa dönüşmüştür. 1961–1963 yıllarındaki Irak hükümeti ile Barzani arasındaki savaş döneminde, Irak Komünist Partisi(IKP) yayınladığı bildiride Bağdat Paktı ve onun devamı olan CENTO’yu ve ABD’yi, Kürt halkının kışkırtıcıları olmakla suçlaması, KDP ile IKP’nin arasının açılmasına sebep olmuştur. Kürt hareketinin sürekli saldırılara maruz kalması üzerine KDP düzenli ordu oluşturma gayretine girerek, oluşturduğu peşmerge adı verilen savaşçıların sayısı, Irak ordusundan kaçan subaylarında katılımıyla giderek artmıştır. [5] KDP’nin bölgede dört ana karargâhı olmasına rağmen en önemli komutanlık ise Kerkük yolu üzerinde Cemi Rezan’da bulunan KDP’nin fiili lideri Celal Talabani’nin komutasındaki birlik olup, bu birlik Molla Mustafa Barzani’nin birliklerinden daha güçlü ve organize peşmergelerden meydana geliyordu.
      Abdülselam Arif’in Şubat 1963‘te gerçekleştirdiği darbenin ardından iktidara gelen Sosyalist Arap Birliği Partisi, Kürtlere yeniden özerklik verildiğini, ayrıca tutuklu Kürtlerin serbest bırakılacağını açıklamasına rağmen, Irak ordusu 10 Haziran 1963’te Kuzey Irak‘a yönelik ikinci operasyonu yapmıştır.  Bu operasyonun ardından Abdülselam Arif‘in 10 Şubat 1964‘de ilan ettiği ateşkesi Barzani’nin kabul etmesi üzerine, KDP politbüro üyelerinden olan Celal Talabani ve arkadaşlarının bize danışılmadığı gerekçesiyle ateşkesi reddederek, Barzani‘ye karşı savaş açıyordu.  Barzani 1-7 Temmuz 1964’te yapılan KDP 6. Kongresi’nde İbrahim Ahmed ve Celal Talabani’nin aralarında bulunduğu 14 kişiyi bölücü faaliyetlerde bulunduklarını ileri sürerek partiden ihraç edilmesini sağlamıştır.[6] İbrahim Ahmed’in önderliğindeki eski politbüro üyeleri Barzani’yi aşiret şahsiyeti olarak suçlayarak, yeni yönetime karşı ayaklanılmasını istemiştir. Bunun üzerine Mustafa Barzani oğlu Lokman Barzani komutasındaki peşmergeleri ayaklanmayı önlemek adına İbrahim Ahmed ve Celal Talabani üzerine yollamıştır.  Talabani bu saldırılardan kurtulabilmek için İran’a sığınmıştır. KDP Kongresi’nden sonra Talabani’nin savunduğu Marksizm-Leninizm’i benimseyen görüşler partiden uzak tutulmuştur. 1960’lı yılların ilk yarısında Kürt toplumu içerisinde aşiret bölünmüşlüğünün etkisi azalmışken, 1964‘de Celal Talabani’nin KDP‘den ayrılması sonucunda bölünen Kürt hareketinde taraflar, aşiretler üzerinde nüfuzu artırmak istemişler ve aşiret liderleri de her iki taraftan da para ve nüfuz karşılığında güçlerini pazarlar hale gelmişlerdi.[7] Kürt hareketi içinde ilk hizipleşmelerin yaşandığı bu dönemde, KDP içindeki sol kanadı temsil ettiğini iddia eden Talabani ve İbrahim Ahmed, Barzani’yi ABD ve İran Şahı ile işbirliği yapmakla suçlamışlar, fakat Barzani’yi İran Şahı’yla işbirliği yapmakla suçlayan Talabani partiden ihraç edilince İran’a sığınmayı tercih etmiştir.[8]
      1966 yılının Nisan ayına gelindiğinde sol eğilimi güçlenen Arif’in bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesi üzerine Irak’ın liderliğini kardeşi Abdurrahman Arif alırken, başbakanlığa ise koyu bir İngiliz taraftarı olan Abdurrahman Bezzaz getirilmiştir.[9] 1965 yılında Irak ordu birlikleri Kürtlerin Irak toprak bütünlüğünü tehdit ettiği gerekçesiyle Kürtlere saldırmış, fakat Barzani birlikleri başarılı bir direniş göstermiş ve 1966 yılında Irak Hükümeti ile KDP arasında görüşmelere başlanmıştır. Irak Hükümeti bir taraftan Barzani ile temas kurarken, diğer taraftan Barzani’nin muhalifi Celal Talabani ile de sıcak ilişkilerde bulunuyorlardı. Molla Mustafa Barzani’nin Talabani’den nefret etmesinin sebebi, Talabani’nin 1965’te İran’dan döndükten sonra gözetim altında tuttukları köyden kaçarak Iraklı yöneticilerle ilişkiye geçmesiydi.[10] 1966 Şubat’ında Molla Mustafa, Celal Talabani’nin anlaşmayı KDP adına yapmak isteyerek, kendisinin buna karşı çıkması durumunda, barışı arzulayan tek Kürt lider olarak Kürt hareketi liderliğini almak istediğini sezinliyordu. Celal Talabani ve arkadaşlarının başkaldırısına Barzani taraftarları “66 model çahşlar(eşek sıpaları)” olarak nitelendiriyordu. Irak hükümetinin 29 Haziran 1966‘da getirdiği öneriyi kabul ederek Barzani, Talabani’yi saf dışı bıraktığını planlasa da, Talabani de Barzani’nin hareketlerine müdahale etmeyerek, gelecekte uygun bir fırsatı beklemenin daha uygun olduğunu düşünüyordu. Hükümetin 1966‘da getirdiği on iki maddelik planı uygulamaması üzerine sesini yükselten KDP ile kontrollü davranmaya çalışan Barzani arasında sürtüşme yaşanırken, Celal Talabani ve ona bağlı birçok kişi KDP’nin mevcut bölgesinin güneyine yerleşmeye başladılar. [11] Talabani bu dönemde hem Barzani hem de Irak hükümetiyle ilişkilerini devam ettiriyor ve Barzani’yi devirerek bölgede tek güç olabileceği fırsatların çıkmasını beklemekteydi. Kasım 1966 yılında Barzani önderliğinde yapılan KDP’nin 7. Kongresi’nde Barzani Talabani hakkında; “Talabani, Irak’taki faşist Askeri diktatörlüğün emrine girmiş bir Cahş’tır” ifadelerini kullanıyordu.[12] Bağdat yönetiminin korumasında Celal Talabani ve arkadaşlarının 28 Ağustos-2 Ağustos 1967 tarihleri arasında yaptığı kongrede Barzani’yi suçlamışlardır. Irak’taki yönetim, bu dönemde Kürt halkını yanına çekmek için Kürtlerin eğitimiyle ile ilgili bir takım düzenlemeler yapmış ve Talabani-Ahmet grubunu Barzani’nin yerine Kürtlerin liderliğine soyundurmayı amaçlıyordu.
     1966-1968 yılları arasında Talabani ile Bağdat Hükümeti arasında ilişkiler olumluydu ve bu dönemde Talabani Bağdat’ta en-Nür adlı bir gazeteyle Kürtçe Rızgari adlı bir dergi çıkarmıştır. 1968 yılına girildiğinde Celal Talabani darbeyle iktidara gelen Ahmet Hasan el-Bekir hükümetiyle bağ kurma gayretindeydi. Talabani’nin KDP’nin eski bölgesinde tekrar kuvvetlenmeye başlamasından rahatsızlık duyan Barzani, bölgeye peşmergelerini göndererek Talabani’nin bölgedeki gücüne set çekmek istemiştir.  Talabani, taraftarlarının Ekim sonunda Barzani peşmergeleriyle çatışmaya girerek kötü duruma düşmeleri üzerine hükümetten yardım istemiş,  Talabani’yle anlaşmanın daha kolay olacağını düşünen Bekir, gerek havadan gerekse karadan gönderdiği birliklerle Barzani bölgesini bombalatmıştır. [13] 1968 yılının son aylarında Irak’ın desteklediği Talabani ile Barzani arasında çatışma yaşanmıştır. Bu çatışmalar sırasında Irak Hava Kuvvetleri, Barzani’yi destekleyen Kürt aşiretlerinin köylerini bombalamıştır. Buna karşılık Barzani güçleri Irak için önemli olan Kerkük petrol yataklarına saldırmıştır.  1970 yılına kadar süren çatışmalarda Moskova devreye girerek, çatışmaların geçici bir süre için sona ermesini sağlamıştır. Irak yönetimi, Moskova’nın telkiniyle Barzani’yle anlaşmak ve Kürtler için çok önemli bir siyasi kazanım olan Mart 1970 Manifestosunu yayınlamak zorunda kalmıştır. 1970 Manifestosu’nun bir dönüm noktası olarak görülmesinin birden çok sebebi söz konusudur. Bu sebepler şu şekildedir:  Kürt otonomisini resmileştirmesi, Erbil’in Kürtleştirilme sürecini başlatması ve ilk defa Kerkük’ün statüsü için Kürtlerle anlaşılabilmesi açısından ayrılıkçı Kürt hareketi için resmi bir kazanım elde edilmesidir.  1970 Antlaşması’ndan sonra, Talabani’nin devlet nezdindeki konumu sarsılmış, Barzani’yle 1966’dan beri çatışma halinde olan Talabani, Bağdat’ın Barzani’yle anlaşmasından sonra desteğini çekmesinin ardından, Barzani’nin çıkardığı afla KDP’ye dönmüş ve kendi partisi olan Kürdistan Devrim Partisi’ni KDP’yle birleştirmiştir. 1974 yılına kadar Barzani’nin Lübnan, Orta Doğu ve Avrupa’da siyasi temsilcisi olarak çalışan Talabani, 1974 yılında Barzani’yle yine çatışma içine girmiş ve Barzani tarafından yeniden Suriye’ye sürülmüştür.[14]
      2.Celal Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği(KYB)’ni Kurmasıyla Başlayan Çatışmalar Dönemi(1975-1998)
      Irak yönetimi 1974 yılına gelindiğinde Süleymaniye, Erbil ve Duhok’tan oluşan bir bölgeyi kapsayan coğrafyada Kürtlere özerklik tanımış, Barzani’nin Kerkük’ü de özerk bölgede istemesi nedeniyle çatışmalar yeniden başlamıştır. Çatışmalar yoğun şekilde sürerken İran, Kürtlere yönelik yardımlarda bulunuyordu. Bunun üzerine Irak yönetimi,  Kürt direnişini kırmak için, 6 Mart 1975’te Cezayir’de yapılan OPEC konferansı sırasında İran Şahı ile resmi bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmadan sonra Kürt direnişi 24 saat gibi kısa bir sürede Bağdat tarafından kırılmış, kesin bir yenilgiye uğrayan peşmerge grupları İran’a sığınmış, binlerce Kürt, mülteci durumuna düşmüştür.[15] Mustafa Barzani ise önce İran’a sığınmış, ardından ABD’ye gitmiş ve 1979 yılında ABD’de ölmüştür. 1975 bozgunu sonrasında KDP’nin Kürtleri birleştirici görevi son bulmuş, ayrılıkçı Kürt hareketi içindeki hizipleşmenin arttığı bir döneme girilmiştir. Yenilginin ardından Barzani’ye karşı büyük bir siyasi fırsat yakalayan Talabani,  Molla Mustafa Barzani’nin yokluğundan yararlanarak, hedeflediği Irak Kürt hareketinin lideri olma fırsatını değerlendirmek üzere 1 Haziran 1975 tarihinde Kürdistan Yurtseverler Birliği(KYB)’yi kurarak KDP’den ayrılmıştır.[16] 1975 yılında KYB’nin KDP’den ayrılmasından sonra ise Iraklı Kürtler arasındaki siyasi denge uzun süre iki kutuplu hale gelmiştir. KDP muhafazakâr bir milliyetçi hareket olarak geleneksel toplumsal yapıda önemli bir dönüşüm öngörmeyen muhafazakârların savunuculuğunu yaparken, KYB laik, sosyal demokrat ve liberal eğilimli çevreler için çekim merkezi haline gelmiştir.[17] KDP’liler daha çok aşiretçi, sosyal konularda muhafazakâr olarak tanımlanırken; KYB’liler liberal ve şehirli olarak görülmektedir. Siyasal olarak KDP Molla Mustafa ya da Mesud Barzani etrafında örgütlenen Barzani ailesi ya da daha geniş bir aşiretler konfederasyonu gibi iken, KYB ise karizmatik liderin birleştiriciliğinde toplanan ayrı hiziplerden oluşmuştur.[18]
      Sovyet emperyalizminin ajanı olmakla suçlanan KYB, bu süreçte Suriye’de konuşlanmış, Sosyalist Enternasyonale üye, sosyalist bir kimliğe sahip olan bir sol eğilimli parti görünümü çizmiştir.  KYB ilk kongresinde Barzani’nin emperyalizmin uşağı olduğu ve Kürt isyanındaki yenilginin baş sorumlusu olduğu dile getirilmiş,  istemediği halde Celal Talabani’nin IKDP’yi yeniden diriltmek için geçici liderlik kuran Barzani ailesiyle temas kurması istenmiştir.[19]  ABD ve İran’ın uşağı olmakla suçlanan muhafazakâr KDP ise, 1979 yılında Ridaiye’de gerçekleştirdiği 9. Kongresinde Mesud Barzani’yi başkanlığa getirip, karargâhını Kuzey Irak’taki Revanduz’a aktararak eski gücünü toplamak için çabaladığı döneme geçmiştir. KYB ile KDP arasında 1977 yılından 1980’e kadar bölgesel nitelikte çatışmalar süreci yaşanmış ve bu süreçte Suriye, Fırat Nehri üzerinde Irak’la yaşadığı gerginlik sebebiyle KYB’yi kullanırken, KDP üzerindeki İsrail ve İran etkisi mevcut olmuştur.[20] 1978 yılında KDP ile KYB arasındaki Kuzey Irak hâkimiyetine yönelik çatışmalar en üst düzeye ulaşmış, KDP’nin baskılarından kurtularak Suriye’ye geçmeye çalışan bir grup KYB’li peşmergenin, Şemdinli bölgesinde Barzani taraftarlarınca öldürülmesi, KYB tarafından büyük bir hüsranlıkla karşılanmış ve KYB’ye bağlı peşmergelerin moral kaybetmesini sağlamıştır.
      İran’da 1979 yılında, İran Şahı Rıza Pehlevi devrilerek yerine o sırada Fransa’da sürgünde bulunan Ayetullah Humeyni geçmiş ve rejim değişikliği yaşanarak İran İslam Cumhuriyeti kurulmuştur. İran’daki rejim değişikliğinden rahatsız olan Saddam Hüseyin, 1975 Cezayir Antlaşması’nın yetersiz kaldığını, İran’ın Iraktaki Kürtleri kışkırttığını iddia ederek 1980 Eylül’ünde İran’a savaş açmıştır. Barzaniler 1975 yılında Irak’a karşı uğradığı yenilgiden sonra, kendisine karşı oluşan olumsuz hava karşısında İran İslam Cumhuriyeti’ne yakın durmayı bir politika olarak seçmiştir. İran-Irak savaşı sırasında Molla Mustafa Barzani’nin yerine geçen oğlu Mesud Barzani önderliğinde KDP, İran’da yana tavır sergilemiştir. Barzani’ye bağlı Kürtler, Hac Umran’ın ele geçirilmesi için düzenlenen Ve’l-Fecr-2 ve Kader Vadisi operasyonlarında İran’la aktif bir işbirliği yapmışlardır.[21] Talabani liderliğindeki KYB, Irak’tan yana tavır koyarken, kendisini Irak Kürt halkının tek savunucu olarak gösteriyordu. Barzani’nin İran ordusuyla hareket etmesine yönelik KYB’nin tepkisi yayınladığı bildiride şu sözlerle oluyordu:[22] “Kewa süri peş leşkiri dijimin./ Düşman önünde ilerleyerek kendi vatanına saldıran hainler.”  Barzani’nin tutumu KDP’nin rakibi olan KYB ve İran-KDP’nin kimi zaman işbirliği yapmalarına neden olarak, İran-KDP 1983 yılında İran destekli Irak-KDP kuvvetleri tarafından saldırıya uğradığında KYB, kendi birliklerinden bazılarını İran-KDP’ye destek için göndermiştir.[23]
      KYB’nin Irak Hükümeti’ne yakın tutumu 1984 yılına dek sürecek, bu tarihten itibaren kendisine yönelik olarak verilen özerklik sözünün yerine getirilmemesi üzerine Irak ordusu ile çatışmalara yeniden başlamıştır. 1985 yılından itibaren Celal Talabani siyasi politikasından 180 derecede dönerek İran ve Barzani ile yakın temaslar kurmaya başlamıştır. Nitekim 1987 yılında KDP ile KYB arasında sağlanan uzlaşma sonucunda, Şubat 1987’de bir Kürdistan Ulusal Cephesi ve Irak Ulusal Muhalefet Cephesi kurmaya çalışacaklarına dair bir ortak bildiri yayımlayarak, askeri alanda kuvvetlerini birleştirme sözü verdiler. Bu istekleri, Mayıs 1987’de en tanınmış beş Kürt grubu olan KDP, KYB, KSB, PASOK ile Emek Partisi, IKP ve Süryani Demokratik Hareketinden oluşan Kürdistan Cephesinin kurulmasıyla gerçekleşmiştir.[24] Saddam Hüseyin’in buna tepkisi 1988 yılında Halepçe’de kimyasal silah kullanarak on binlerce Kürt vatandaşını öldürmek şeklinde olmuştur. Halepçe olayından sonra Mesud Barzani ve Celal Talabani savaşı kaybettiklerini anlayarak, Kürt meselesinin çözümünün askeri yollardan değil de siyasi yollardan olacağına inanmışlardı.
      1979 yılında İran İslam Devrimi’nin Kürtlerin imdadına yetişmesi gibi, Kürtlerin en umutsuz olduğu bir dönemde Saddam Hüseyin’in ekonomik sıkıntıdan kurtulmak amacıyla 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal etmesi, Kürtler için yeni bir umut ışığı olmuştur.[25] ABD’nin Saddam’ı durdurmaya yönelik operasyon başlatması sonucunda, 1991 Nisan ayı sonunda Irak’ta 36. paralelin kuzeyinde ABD, İngiltere ve Fransız birliklerinin koruduğu bir güvenli bölge oluşturuluyordu. Irak toprakları içerisindeki Musul ve Kerkük dışında kalan Kelar, Kifri, Çemçemal ve Taktak ile Türk toprakları içerisindeki Zaho ve Akra’yı kapsayan bölge güvenli bölgeyi oluştururken,  bu bölge ise 1975’te Kürtler için verilen özerk bölge olarak tanınan yerleri temsil ediyordu.[26] 1991 yılının Mayıs ve Haziran aylarında Kuzey Irak’ta durumun normalleştirilmesi için Irak lideri Saddam Hüseyin ile Kürt ayaklanmacılardan olan KYB lideri Celal Talabani ve Irak-KDP’den Şirvan İdris Barzani müzakereler için bir araya gelerek anlaşmaya varmış olsalar da, Saddam verdiği sözlerini hiçbirini tutmamıştır.
      16 Aralık 1991’de Celal Talabani’nin partisi KYB ile Mesud Barzani’nin partisi KDP’nin de aralarında bulunduğu Kürdistan Cephe’yi oluşturan güçler, Bağdat yönetimince dayatılan temsilcilerin yerine, temsilciler meclisi seçimleri yapılması konusunda anlaşmışlardır.[27] 19 Mayıs 1992’de yapılan seçimlerin sonuçlarına göre KDP %50,22, KYB ise %49,78 oy almasına rağmen, Mesud Barzani’nin kabul etmesiyle 105 sandalyeli parlamentoda KDP ve KYB 50’şer temsilci elde etmişlerdi.[28] 1993 yılında Irak Kürdistan Cephesi’ne üye olan Kürdistan Birlik Partisi lideri Sami Abdurrahman’ın KDP’ye katılmasıyla, KDP’nin Kürt hareketindeki mücadelede KYB’den daha güçlü hale gelmesi, KYB ile KDP arası ilişkileri yine gerginleştirmiştir. 20 Aralık 1993 tarihinde KYB ile İran yanlısı Kürdistan İslami Hareketi arasında çatışma çıkmış, KYB liderlerinden olan ve Bölgesel Kürt Yönetimi’nde peşmerge bakanlığı yapan Cabbar Ferman, Barzani’nin sakin kalınmasını belirten sözlerine karşılık Kürdistan İslami Hareketi’ne saldırmıştır. Bu olay sonucunda KDP ile KYB arasında soğuk olan ilişkiler, daha da gerginleşerek düşük yoğunlu çatışmalar yaşanmıştır. Talabani ile Barzani arasındaki çatışmaların esas nedeni tarihsel mücadeleden ziyade, Barzani taraftarlarının Türkiye sınırında petrol gelirlerinden aldığı gümrük gelirlerinden fazla yararlanarak, Talabani’nin istediği payı vermek istememesidir.[29] Talabani İran sınırına hâkim olduğundan, buradan Türkiye sınırından elde edilen geliri elde edemiyor ve Barzani’nin gelirlerinden pay alma beklentisini taşıyordu.
      1996 yılı Barzani-Talabani ihtilafının zirveye çıktığı bir dönemi içermektedir. Temmuz 1996’da Talabani İran’a sınır olarak yakın olmasından dolayı İran ile anlaşarak, İran Devrim Muhafızları’nın Tahran rejimine muhalif Irak-KDP kamplarına saldırması için, İran’daki kamplarında karargâh kurmalarına izin vererek, Barzani yönetimindeki bölgelere saldırmıştır.[30] Bu durum karşısında Barzani, ABD’nin desteğini alamayarak, Saddam’la işbirliğine gitmiştir. Barzani’nin Kürt köylerini bombalayan Saddam ile işbirliği yapmasında; Barzanilerin 1975’teki İran-Irak Barışı sırasında İran’dan, 1991’deki Körfez Savaşı sonrası ABD’den gördüğü vefasızlık ve Talabani’ye karşı duyduğu büyük nefret etkili oluyordu.[31] Saddam’ın ordusu önce Erbil ve Süleymaniye’yi Talabani’nin elinden alarak ve Irak bayrağını asarak KDP’li peşmergelere bırakmıştır. Bunun üzerine İran’ın desteğiyle Talabani, Süleymaniye ve Erbil’i tekrar kuşatarak ele geçirmesi üzerine Türkiye’nin çabalarıyla ABD devreye girmiştir. 1997 yılında Londra’da yapılan ateşkes sonucunda Talabani’nin Erbil’i tahliye etmesi ve Erbil’deki Kürt hükümetinin ve parlamentosunun çalışmalarına yeniden başlaması ve buna karşılık Barzani’nin Irak’tan Türkiye’ye yapılan petrol ürünleri satışından aldığı vergiden Talabani’nin payına düşeni ödemesi kararlaştırılmıştır.[32]
      3. Celal Talabani ile Mesud Barzani Arasındaki Uzlaşma Dönemi
      Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani liderliğindeki KDP ve Celal Talabani liderliğindeki KYB arasındaki liderlik mücadelesi ve Habur sınır kapısından elde edilen gelir kaynaklarının paylaşımı sorunu sebebiyle; 1994 -1998 yılları arasında iki parti arasında yeniden silahlı çatışmalar yaşanmıştır.[33] Bu çatışmaların sonucunda ABD ve Türkiye’nin girişimleriyle 17 Eylül 1998’de KYB ile KDP arasında ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright gözetiminde imzalanan Washington Antlaşması; KDP ile KYB arasındaki ihtilafların giderilmesi için önemli bir antlaşmadır. Washington Antlaşması imzalanarak, KYB ile KDP arasındaki ihtilafların bir tarafa bırakılması ve Irak’taki Kürt bölgelerini ortaklaşa idare etmeleri vurgulanmıştır. Doğu’da İran’la sınırı olan Süleymaniye ve küçük bir bölüm KYB’nin, batıda Türkiye sınırındaki Dohuk ve Erbil’i içine alan büyük bölüm ise KDP’nin kontrolüne geçmiştir.[34]  Bu bölünmüşlük katı bir şekilde uygulanarak, KDP ve KYB üyeleri kendi kontrollerinde olmayan bölgelere geçememekteydi. Bu antlaşmayla birlikte Irak’ta Kürt federe devletinin kurulması ve Güney Kürdistan’da 1 Temmuz 1999 tarihinde seçimlerin yapılması noktasında anlaşılmıştır. [35]ABD’nin bu iki grubu birleştirmek istemesinin arkasındaki neden Saddam Hüseyin’i devirmek istemesinden kaynaklanmaktaydı. ABD, 1999 başında Saddam’ı devirmek için ayırdığı bütçeden pay almaya hak kazanan yedi Irak muhalif grubu açıkladığında KYB ve KDP isimlerine rastlanılmaktadır.
      Washington Antlaşması’yla başlayan KDP ile KYB arasında işbirliği yapma süreci, KDP’li Erbil Valisi Fransua Hariri’nin Şubat 2001’de suikasta uğramasının ardından giderek artmıştır. Bu olaydan sonra Washington Antlaşması’nın önemli maddelerinden olan parlamentonun birleştirilmesi ve yeni seçimlerin yapılması gibi bir dizi düzenleme yapılmıştır. Yapılan işbirliği neticesinde KYB, 1992’deki seçim sonuçlarını kabul etmiş, ayrıca ABD’deki 11 Eylül olaylarının yaşanmasından önce 7-8 Eylül 2002’de Mesud Barzani ve Celal Talabani’nin katılımıyla ortak parlamento yeniden kurulmuştur. Irak’ın 11 Eylül olaylarından sonra Afganistan’dan sonra vurulacak muhtemel ülke olması söz konusu olunca iki Kürt partisi geldikleri konumu korumak için faaliyetlerini arttırmışlardır.[36] KDP-KYB arasındaki söz konusu silahlı çatışmanın aynı şekilde devam etmesi, Iraklı Kürtlerin bölgesel çıkarları bakımından siyasi intiharın söz konusu olacağından, Talabani ve Barzani, Saddam sonrası Irak’taki yönetim değişikliği ve gelişmeleri Kürtlerin lehine dönüştürmek amacıyla, Kuzey Irak’taki iki idareli yönetimi 2005 yılında birleştirme kararı aldılar.[37]
      Irak’ta Saddam rejiminin resmen 9 Nisan 2003’te devrilmesiyle Kürt grupları baştan beri hedefledikleri yer olan Kerkük ve kuzeydeki diğer yerlerde hâkimiyet sağlamaya başlamıştır. Irak’ın tüm bölgelerinde seçim yapılmış, fakat Kuzey Irak’ta diğer bölgelerden farklı olarak, üç ayrı seçim yapılmıştır. Bunlar; Irak Ulusal Meclis’i, Kürt Yerel Parlamentosu ve Kürtlerin idaresi altında olan üç ilde; Erbil, Süleymaniye ve Dohuk için il genel meclis seçimleridir.[38] KDP ile KYB, Irak Ulusal Meclis Seçimleri ve Yerel Kürt Parlamentosu seçimlerine ortak liste ile katılırken, Erbil, Süleymaniye ve Dohuk il genel meclis seçimlerine farklı listelerle katılmıştır. 2005 yılında yapılan Kuzey Irak’taki üç ilin, il genel meclis seçim sonuçlarına göre, KYB bu üç ilde oyların çoğunluğunu 765.544 kazanarak birinci sırada yer almış, Kürdistan’ın Sesi Listesi (KDP +14 siyasi oluşumu üç Kuzey il genel meclisi için seçim ittifakı) ise, 741.483 oyla ikinci sıraya yerleşmiştir.[39] İki ana Kürt partileri olan KDP ve KYB’nin muhalefette kalmayı kabul etmesinin zor olmasının nedeni; özellikle yaklaşık 30 sene boyunca Irak rejimine karşı muhalif hareket içerisinde yer almaları ve her ikisinin de iktidarı ele geçirmek gibi arzularının olmasıdır.[40] Bu nedenle Iraklı Kürt gruplar denilince akla ilk etapta KDP ve KYB gelmektedir.
      Kuzey Irak Kürt Yönetimi, Irak’taki tüm gelişmelere rağmen KDP ve KYB arasında 2005 yılında imzalanan Stratejik Ortaklık Anlaşması çerçevesinde faaliyetlerine devam etmektedir.[41] Bu anlaşma; KDP ile KYB arasında imzalanarak, iki parti arasında stratejik işbirliğinin koşullarını belirlediği söylenen belgedir. Stratejik anlaşma, 25 Temmuz 2009’den tarihinden itibaren pek çok KDP’li tarafından eleştirilmeye başlanmıştır. KDP yandaşları anlaşmayı şu gerekçeleri göstererek eleştirmektedir: KYB parçalanmasıyla onun içinden çıkmış Gorran Hareketi, KYB’nin oylarının neredeyse yarısını bünyesine katarak, KDP ile KYB arasında aldıkları oy arasında bir eşitlik olmayıp, KDP’nin ağırlığı artmıştır.[42] Bu nedenle, stratejik anlaşma gözden geçirilerek, KYB’nin payının azaltılmasını istemektedirler. KDP’nin içinde yer alan KYB’yi tamamen istemeyen grubun; Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılacak ilk yerel seçime KDP ile KYB’nin ayrı girmesini, böylece KYB’nin uğrayacağı büyük başarısızlık sonrası kendisinin daha da güçleneceğini hesaplayarak, KDP’nin kendisine bir ayak bağı olan KYB’den kurtulmasını savunduğu görülmektedir.[43]
      KYB’liler ise herhangi bir seçimde KYB’nin, KDP’den daha az oy alması durumunda bile bunun önemsenmemesi gerektiğini vurgulayarak, iki parti arasındaki ittifakın bir seçim ittifakı değil uzun süreli bir işbirliği olduğunu belirtmişlerdir. KYB’liler KDP’ye ittifakın bozulması halinde büyük bir güç boşluğunun ortaya çıkacağını ve KDP’nin de iktidarını koruyamayarak güç kaybedeceğini belirtmektedirler.  KYB’nin KDP’ye karşı en temel siyasi kozu ise Gorran ile KYB’nin oy toplamının KDP’den büyük olacağının hesaplanmasıdır. KDP ve KYB’de hükümetten dışlanan parti olmak istememelerine rağmen yaşadıkları temel sorun; KDP’nin artık tek başına iktidar olabileceğini düşünmesi, KYB’nin de zayıfladığını anlamasına karşılık iktidarda kalabilmek için her türlü alternatife hazır olmasıdır.[44] KDP, oyların çoğunluğu tek başına aldığını, buna rağmen KYB ile anlaşma içinde olduğunu, KYB de oylarının önemli kısmını stratejik anlaşma yüzünden Gorran’a kaybettiğini ama buna rağmen ittifakı sürdürdüğünü dile getirmektedir. Talabani ve Barzani Irak Kürt Bölgesel Yönetimi(IKBY) içerisinde birbirlerine karşı üstünlük mücadelesini sürdürmelerine rağmen Bağdat’a karşı tek ses olmaya devam etmektedirler.[45]  IKBY’nin Bağdat ile olan çatışması da KDP ve KYB arasındaki stratejik anlaşmanın devamlılığını zorunlu kılmaktadır.[46] KYB’ye Bağlı Gele Kürdistan TV Genel Yayın Yönetmeni Cemal Hüseyin seçim sonuçlarının KDP-KYB stratejik ittifakını nasıl etkileyeceğini şu sözlerle açıklamaktadır: “Şu an bu ittifakın bozulması ihtimali yok. Sonuçlar Kürdistan bölgesi başbakanlığını da etkilemez. Ancak KDP’nin politik etkisini artacağı kesin. Yine de bu etkisi uzun vade de zayıf biçimde ortaya çıkaracak. Eylül ayında yerel seçimler gerçekleşecek. Her parti kendi başına seçime girecek. KDP ve KYB seçimlerde güçlerini tek başına gösterecekleri için stratejik ittifakın durumu ancak bundan sonra gündeme gelebilir.”[47]
      KDP-KYB'nin stratejik ortaklığıyla Irak Cumhurbaşkanlığı’na Celal Talabani’nin getirilmesiyle birlikte Talabani ve Barzani arasındaki liderlik mücadelesi çözülmüş görünmektedir. KYB lideri Celal Talabani'nin Irak Cumhurbaşkanı olmasının KDP lideri Mesud Barzani tarafından desteklenmesi, aslında Talabani ve partisinin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki etkinliğini azaltma stratejisinden kaynaklanmaktadır.  Bu açıdan Talabani Irak Cumhurbaşkanı olurken, Barzani'nin Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı olmasının Talabani açısında olumsuz sonucu söz konusudur. Talabani'nin Cumhurbaşkanı olması sonucunda hem partisinin hem de kendisinin Kuzey Irak'taki etkisinin azaldığı görülmektedir. Bunun başlıca nedeni; Kürt kamuoyunda Talabani, artık sadece Kürtlerin değil tüm Irak’ın lideri olarak algılanmaya başlamıştır. Barzani’de bu durumdan faydalanarak Irak'taki Kürtlerle beraber tüm Kürtlerin lideri olarak ön plana çıkma fırsatı elde etmiştir. Talabani'nin Cumhurbaşkanı olmasının ardından, Kuzey Irak'ta ve özellikle kendi partisinde etkisinin azalmaya başlaması sonrası parti içindeki bölünmelerin gözükmesine neden olmuştur.[48] Gorran’ın kurulması, KDP’nin güçlenmesi neticesinde, 1990’lı yıllardan beri Kuzey Irak’ta oluşan KDP-KYB ikili yapının KYB’nin zayıflamaya başlamasıyla KDP lehine olarak yıkılma sürecine girmesi söz konusudur.


     
    





KAYNAKÇA

·         ATTAR, Ali Rıza Şeyh(2004); Kürtler, Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler, Ağaç Kitabevi Yayınları, İstanbul
·         ÇAYKUŞ, Mustafa(2005); Kuzey Irak’ın Yapısı, Bölgedeki Oluşumlar, Bölge İçi ve Bölge Dışı Devletlerin Amaçları ve Etkileri, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler AnaBilim Dalı Yüksek Lisans Tezi
·         DELİCEOĞLU, Sabriye (2006); Kuzey Irak’ta Etnik Dini Gruplar ve Bölge Politikalarındaki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
·         DURSUN, İsmail(2006); Kuzey Irak Kürtleri, Ayrılıkçı Kürt Hareketinin Devletleşme Süreci ve Türkiye’ye Etkileri, Yüksek Lisans Tezi
·         ERKMEN, Serhat(2012); Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler ve Stratejik İttifak’ın Geleceği, ORSAM; Rapor No.140
·         KAREEM, Selen Tonkuş(2012); Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları, Ortadoğu Analiz,  Cilt 4, sayı:39
·         Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi(ORSAM)(2011); Iraklı Grupların Temel Siyasi Sorunlara Bakışı ve Türkiye İle İlişkiler: Saha Araştırmasına Dayalı Bir Çalışma, Rapor No:54, Ankara
·         Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi(ORSAM)(2012); Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği, Rapor No:133, Ankara
·         ÖZNUR, Hakkı(2004); Cahşların Savaşı Kuzey Irak Kürt Hareketi ve Musul-Kerkük Meselesi, Altınküre Yayınları, 2. Baskı, Ankara
·         SEMİN, Ali(2012); KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki Değişiklikler ve Gelişmeler, BİLGESAM, http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2086:kdp-kyb-likiler-boelgedeki-deiiklikler-ve-gelimeler&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150
·         YILDIRIM, Zafer, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın “Ulus Devlet” Yapısını Sarsan İsyancı Bir Hareket Olarak Barzaniler ve Irak Kürdistan Demokrasi Partisi, Akademik Orta Doğu Dergisi, Sayı.2







[1] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın “Ulus Devlet” Yapısını Sarsan İsyancı Bir Hareket Olarak Barzaniler ve Irak Kürdistan Demokrasi Partisi, Akademik Orta Doğu Dergisi, Sayı.2, s.167
[2] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın……… s.168
[3] Mustafa Çaykuş, Kuzey Irak’ın Yapısı, Bölgedeki Oluşumlar, Bölge İçi ve Bölge Dışı Devletlerin Amaçları ve Etkileri, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler AnaBilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2005, s.35-36
[4] İsmail Dursun, Kuzey Irak Kürtleri, Ayrılıkçı Kürt Hareketinin Devletleşme Süreci ve Türkiye’ye Etkileri, Yüksek Lisan Tezi, 2006, s.95
[5] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın……… s.170
[6] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı Kuzey Irak Kürt Hareketi ve Musul-Kerkük Meselesi, Altınküre Yayınları, 2. Baskı, Ankara, Mayıs 2004, s.131
[7] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın……… s.161
[8] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler, Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler, Ağaç Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2004, s.147-148
[9] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.151
[10] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı Kuzey………s.140
[11] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın……… s.174
[12] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı Kuzey………s.151
[13] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın……… s.174
[14] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.453
[15] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.164
[16] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.457
[17] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler ve Stratejik İttifak’ın Geleceği, ORSAM; Rapor No.140, Aralık 2012, s.8
[18] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta………s.8
[19] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.170
[20] İsmail Dursun, Kuzey Irak Kürtleri………s.112
[21] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.185
[22] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.300
[23] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik Dini Gruplar ve Bölge Politikalarındaki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006, s.31
[24] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.32
[25] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.200
[26] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.206
[27] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.340
[28] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.217
[29] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.228
[30] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.352
[31] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.234
[32] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.233
[33] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki Değişiklikler ve Gelişmeler, BİLGESAM, 16 Şubat 2012 http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2086:kdp-kyb-likiler-boelgedeki-deiiklikler-ve-gelimeler&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150
[34] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.236
[35] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.374
[36] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.35
[37] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki Değişiklikler ve Gelişmeler
[38] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.37
[39] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.37
[40] Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi(ORSAM), Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği, Rapor No:133, Ankara, Kasım 2012, s.9
[41] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki Değişiklikler ve Gelişmeler
[42] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler………s.9
[43] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler………s.9
[44] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler………s.10
[45] Selen Tonkuş Kareem, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları, Ortadoğu Analiz,  Cilt 4, sayı:39, Mart 2012, s.8
[46] Selen Tonkuş Kareem, Irak Kürt Bölgesel………s.13
[47] Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi(ORSAM), Iraklı Grupların Temel Siyasi Sorunlara Bakışı ve Türkiye İle İlişkiler: Saha Araştırmasına Dayalı Bir Çalışma, Rapor No:54, Ankara, Mayıs 2011, s.39-40
[48] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki Değişiklikler ve Gelişmeler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİNE GENEL BAKIS(1945-1960)       GİRİŞ:         Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri Atatürk’ün ‘ Y...