BARZANİ
AİLESİ İLE CELAL TALABANİ’NİN ÇATIŞMADAN UZLAŞMAYA VARAN İLİŞKİLERİ
1.Celal Talabani’nin Mustafa
Barzani’ye Başkaldırması
16
Ağustos 1946‘da Bağdat‘ta kurulan Irak Kürdistan Demokrat Partisi(IKDP)‘nin
aynı gün yapılan ilk kongresinde Mehabat’ta bulunan Molla Mustafa Barzani
başkan seçilirken, Hamza Abdullah genel sekreter, önemli toprak ağası
Süleymaniyeli Şeyh Latif ve Şeyh Ziyad Ağa da başkan yardımcısı olarak
seçiliyordu.[1]
1951‘de II. Kongresi yapılan KDP, bir parti olmaktan çok kültürel kazanımlarını
ilerletmek için çalışan dernek gibiydi. Bu yapılanma içerisindeki Hamza
Abdullah ile İbrahim Ahmed arasında başlayan mücadele aslında gelecekteki
KDP’den ayrılarak Kürdistan Yurtseverler Birliği(KYB)’ni kuracak gelişmelerin
öncüsüydü. Kürtler, Birleşik Kürt Demokrat Partisi(BKDP) adı altında 1954‘de
birleşmelerine rağmen gruplar arasında mücadele devam edecekti.[2] SSCB’nin
desteklemesiyle Irak’ta Nuri Said Hükümeti bir darbeyle devrilmiş, iktidara
gelen General Abdülkerim Kasım; Kürtlerin dışlandığı eski anayasa yerine
Kürtlerin haklarının kabul edildiği bir anayasayı kabul etmiştir.[3]
Kasım bu dönemde SSCB’de bulunan Molla Mustafa Barzani’yi Irak’a davet etmiş ve
Barzani’nin Partisi olan IKDP’ye meşruiyet tanıyarak, onunla iyi ilişkiler kurmuştur.
Kasım, 1960‘da partilerin açılmasına izin vererek IKDP‘yi yasallaştırmış ve yasağın
kalkmasıyla birlikte Barzani’nin partisinin ismi Kürt Demokratik Partisi veya Kürdistan
Demokrat Partisi(KDP) olarak değiştirilmiştir.
1960’lı
yıllara gelindiğinde Kasım, Mısır’ın Arap milliyetçiliğini benimsemiş olan
lideri Nasır tarafından Kürtlere özerklik vaat ettiği nedeniyle baskı altına
alınmıştır. Irak’ta KDP’nin kontrolünü eline alarak son derece güçlü bir konuma
gelen Barzani, 1959 yılındaki Nasırcı General Eşref’in darbe girişiminin
bastırılmasında Kasım’ın yanında yer alırken; bu desteğinin karşılığını
fazlasıyla istemiş, bunun sonucunda Kasım için en büyük tehlikelerden birisi
olmuştur.[4]
Kasım, Barzanilere düşman Lolan, Bradost ve Zibari aşiretlerini silahlandırarak
bir aşiretler arası savaş başlatmış ve sonuçta Kasım ile KDP arasındaki soğuk
savaş 1961 Eylül‘ünde sıcak savaşa dönüşmüştür. 1961–1963 yıllarındaki Irak
hükümeti ile Barzani arasındaki savaş döneminde, Irak Komünist Partisi(IKP)
yayınladığı bildiride Bağdat Paktı ve onun devamı olan CENTO’yu ve ABD’yi, Kürt
halkının kışkırtıcıları olmakla suçlaması, KDP ile IKP’nin arasının açılmasına
sebep olmuştur. Kürt hareketinin sürekli saldırılara maruz kalması üzerine KDP
düzenli ordu oluşturma gayretine girerek, oluşturduğu peşmerge adı verilen savaşçıların
sayısı, Irak ordusundan kaçan subaylarında katılımıyla giderek artmıştır. [5]
KDP’nin bölgede dört ana karargâhı olmasına rağmen en önemli komutanlık ise
Kerkük yolu üzerinde Cemi Rezan’da bulunan KDP’nin fiili lideri Celal Talabani’nin
komutasındaki birlik olup, bu birlik Molla Mustafa Barzani’nin birliklerinden daha
güçlü ve organize peşmergelerden meydana geliyordu.
Abdülselam Arif’in Şubat 1963‘te
gerçekleştirdiği darbenin ardından iktidara gelen Sosyalist Arap Birliği
Partisi, Kürtlere yeniden özerklik verildiğini, ayrıca tutuklu Kürtlerin
serbest bırakılacağını açıklamasına rağmen, Irak ordusu 10 Haziran 1963’te
Kuzey Irak‘a yönelik ikinci operasyonu yapmıştır. Bu operasyonun ardından Abdülselam Arif‘in 10
Şubat 1964‘de ilan ettiği ateşkesi Barzani’nin kabul etmesi üzerine, KDP
politbüro üyelerinden olan Celal Talabani ve arkadaşlarının bize danışılmadığı
gerekçesiyle ateşkesi reddederek, Barzani‘ye karşı savaş açıyordu. Barzani 1-7 Temmuz 1964’te yapılan KDP 6.
Kongresi’nde İbrahim Ahmed ve Celal Talabani’nin aralarında bulunduğu 14 kişiyi
bölücü faaliyetlerde bulunduklarını ileri sürerek partiden ihraç edilmesini
sağlamıştır.[6]
İbrahim Ahmed’in önderliğindeki eski politbüro üyeleri Barzani’yi aşiret
şahsiyeti olarak suçlayarak, yeni yönetime karşı ayaklanılmasını istemiştir.
Bunun üzerine Mustafa Barzani oğlu Lokman Barzani komutasındaki peşmergeleri
ayaklanmayı önlemek adına İbrahim Ahmed ve Celal Talabani üzerine
yollamıştır. Talabani bu saldırılardan
kurtulabilmek için İran’a sığınmıştır. KDP Kongresi’nden sonra Talabani’nin
savunduğu Marksizm-Leninizm’i benimseyen görüşler partiden uzak tutulmuştur. 1960’lı
yılların ilk yarısında Kürt toplumu içerisinde aşiret bölünmüşlüğünün etkisi
azalmışken, 1964‘de Celal Talabani’nin KDP‘den ayrılması sonucunda bölünen Kürt
hareketinde taraflar, aşiretler üzerinde nüfuzu artırmak istemişler ve aşiret
liderleri de her iki taraftan da para ve nüfuz karşılığında güçlerini pazarlar
hale gelmişlerdi.[7] Kürt hareketi içinde ilk
hizipleşmelerin yaşandığı bu dönemde, KDP içindeki sol kanadı temsil ettiğini
iddia eden Talabani ve İbrahim Ahmed, Barzani’yi ABD ve İran Şahı ile işbirliği
yapmakla suçlamışlar, fakat Barzani’yi İran Şahı’yla işbirliği yapmakla
suçlayan Talabani partiden ihraç edilince İran’a sığınmayı tercih etmiştir.[8]
1966
yılının Nisan ayına gelindiğinde sol eğilimi güçlenen Arif’in bir helikopter
kazasında hayatını kaybetmesi üzerine Irak’ın liderliğini kardeşi Abdurrahman
Arif alırken, başbakanlığa ise koyu bir İngiliz taraftarı olan Abdurrahman
Bezzaz getirilmiştir.[9] 1965
yılında Irak ordu birlikleri Kürtlerin Irak toprak bütünlüğünü tehdit ettiği
gerekçesiyle Kürtlere saldırmış, fakat Barzani birlikleri başarılı bir direniş
göstermiş ve 1966 yılında Irak Hükümeti ile KDP arasında görüşmelere
başlanmıştır. Irak Hükümeti bir taraftan Barzani ile temas kurarken, diğer
taraftan Barzani’nin muhalifi Celal Talabani ile de sıcak ilişkilerde
bulunuyorlardı. Molla Mustafa Barzani’nin Talabani’den nefret etmesinin sebebi,
Talabani’nin 1965’te İran’dan döndükten sonra gözetim altında tuttukları köyden
kaçarak Iraklı yöneticilerle ilişkiye geçmesiydi.[10] 1966
Şubat’ında Molla Mustafa, Celal Talabani’nin anlaşmayı KDP adına yapmak
isteyerek, kendisinin buna karşı çıkması durumunda, barışı arzulayan tek Kürt
lider olarak Kürt hareketi liderliğini almak istediğini sezinliyordu. Celal
Talabani ve arkadaşlarının başkaldırısına Barzani taraftarları “66 model çahşlar(eşek sıpaları)” olarak
nitelendiriyordu. Irak hükümetinin 29 Haziran 1966‘da getirdiği öneriyi kabul
ederek Barzani, Talabani’yi saf dışı bıraktığını planlasa da, Talabani de Barzani’nin
hareketlerine müdahale etmeyerek, gelecekte uygun bir fırsatı beklemenin daha
uygun olduğunu düşünüyordu. Hükümetin 1966‘da getirdiği on iki maddelik planı
uygulamaması üzerine sesini yükselten KDP ile kontrollü davranmaya çalışan
Barzani arasında sürtüşme yaşanırken, Celal Talabani ve ona bağlı birçok kişi
KDP’nin mevcut bölgesinin güneyine yerleşmeye başladılar. [11]
Talabani bu dönemde hem Barzani hem de Irak hükümetiyle ilişkilerini devam
ettiriyor ve Barzani’yi devirerek bölgede tek güç olabileceği fırsatların
çıkmasını beklemekteydi. Kasım 1966 yılında Barzani önderliğinde yapılan
KDP’nin 7. Kongresi’nde Barzani Talabani hakkında; “Talabani, Irak’taki faşist Askeri diktatörlüğün emrine girmiş bir
Cahş’tır” ifadelerini kullanıyordu.[12]
Bağdat yönetiminin korumasında Celal Talabani ve arkadaşlarının 28 Ağustos-2
Ağustos 1967 tarihleri arasında yaptığı kongrede Barzani’yi suçlamışlardır. Irak’taki
yönetim, bu dönemde Kürt halkını yanına çekmek için Kürtlerin eğitimiyle ile
ilgili bir takım düzenlemeler yapmış ve Talabani-Ahmet grubunu Barzani’nin
yerine Kürtlerin liderliğine soyundurmayı amaçlıyordu.
1966-1968 yılları arasında Talabani ile Bağdat
Hükümeti arasında ilişkiler olumluydu ve bu dönemde Talabani Bağdat’ta en-Nür
adlı bir gazeteyle Kürtçe Rızgari adlı bir dergi çıkarmıştır. 1968 yılına
girildiğinde Celal Talabani darbeyle iktidara gelen Ahmet Hasan el-Bekir
hükümetiyle bağ kurma gayretindeydi. Talabani’nin KDP’nin eski bölgesinde
tekrar kuvvetlenmeye başlamasından rahatsızlık duyan Barzani, bölgeye
peşmergelerini göndererek Talabani’nin bölgedeki gücüne set çekmek istemiştir. Talabani, taraftarlarının Ekim sonunda Barzani
peşmergeleriyle çatışmaya girerek kötü duruma düşmeleri üzerine hükümetten
yardım istemiş, Talabani’yle anlaşmanın
daha kolay olacağını düşünen Bekir, gerek havadan gerekse karadan gönderdiği
birliklerle Barzani bölgesini bombalatmıştır. [13]
1968 yılının son aylarında Irak’ın desteklediği Talabani ile Barzani arasında
çatışma yaşanmıştır. Bu çatışmalar sırasında Irak Hava Kuvvetleri, Barzani’yi
destekleyen Kürt aşiretlerinin köylerini bombalamıştır. Buna karşılık Barzani
güçleri Irak için önemli olan Kerkük petrol yataklarına saldırmıştır. 1970 yılına kadar süren çatışmalarda Moskova
devreye girerek, çatışmaların geçici bir süre için sona ermesini sağlamıştır. Irak
yönetimi, Moskova’nın telkiniyle Barzani’yle anlaşmak ve Kürtler için çok
önemli bir siyasi kazanım olan Mart 1970 Manifestosunu yayınlamak zorunda
kalmıştır. 1970 Manifestosu’nun bir dönüm noktası olarak görülmesinin birden
çok sebebi söz konusudur. Bu sebepler şu şekildedir: Kürt otonomisini resmileştirmesi, Erbil’in
Kürtleştirilme sürecini başlatması ve ilk defa Kerkük’ün statüsü için Kürtlerle
anlaşılabilmesi açısından ayrılıkçı Kürt hareketi için resmi bir kazanım elde edilmesidir.
1970 Antlaşması’ndan sonra, Talabani’nin
devlet nezdindeki konumu sarsılmış, Barzani’yle 1966’dan beri çatışma halinde
olan Talabani, Bağdat’ın Barzani’yle anlaşmasından sonra desteğini çekmesinin
ardından, Barzani’nin çıkardığı afla KDP’ye dönmüş ve kendi partisi olan
Kürdistan Devrim Partisi’ni KDP’yle birleştirmiştir. 1974 yılına kadar
Barzani’nin Lübnan, Orta Doğu ve Avrupa’da siyasi temsilcisi olarak çalışan
Talabani, 1974 yılında Barzani’yle yine çatışma içine girmiş ve Barzani
tarafından yeniden Suriye’ye sürülmüştür.[14]
2.Celal Talabani’nin Kürdistan
Yurtseverler Birliği(KYB)’ni Kurmasıyla Başlayan Çatışmalar Dönemi(1975-1998)
Irak yönetimi 1974 yılına gelindiğinde
Süleymaniye, Erbil ve Duhok’tan oluşan bir bölgeyi kapsayan coğrafyada Kürtlere
özerklik tanımış, Barzani’nin Kerkük’ü de özerk bölgede istemesi nedeniyle
çatışmalar yeniden başlamıştır. Çatışmalar yoğun şekilde sürerken İran,
Kürtlere yönelik yardımlarda bulunuyordu. Bunun üzerine Irak yönetimi, Kürt direnişini kırmak için, 6 Mart 1975’te Cezayir’de
yapılan OPEC konferansı sırasında İran Şahı ile resmi bir anlaşma yapmıştır. Bu
anlaşmadan sonra Kürt direnişi 24 saat gibi kısa bir sürede Bağdat tarafından kırılmış,
kesin bir yenilgiye uğrayan peşmerge grupları İran’a sığınmış, binlerce Kürt,
mülteci durumuna düşmüştür.[15]
Mustafa Barzani ise önce İran’a sığınmış, ardından ABD’ye gitmiş ve 1979
yılında ABD’de ölmüştür. 1975 bozgunu sonrasında KDP’nin Kürtleri birleştirici
görevi son bulmuş, ayrılıkçı Kürt hareketi içindeki hizipleşmenin arttığı bir
döneme girilmiştir. Yenilginin ardından Barzani’ye karşı büyük bir siyasi
fırsat yakalayan Talabani, Molla Mustafa
Barzani’nin yokluğundan yararlanarak, hedeflediği Irak Kürt hareketinin lideri
olma fırsatını değerlendirmek üzere 1 Haziran 1975 tarihinde Kürdistan
Yurtseverler Birliği(KYB)’yi kurarak KDP’den ayrılmıştır.[16] 1975
yılında KYB’nin KDP’den ayrılmasından sonra ise Iraklı Kürtler arasındaki
siyasi denge uzun süre iki kutuplu hale gelmiştir. KDP muhafazakâr bir
milliyetçi hareket olarak geleneksel toplumsal yapıda önemli bir dönüşüm
öngörmeyen muhafazakârların savunuculuğunu yaparken, KYB laik, sosyal demokrat
ve liberal eğilimli çevreler için çekim merkezi haline gelmiştir.[17]
KDP’liler daha çok aşiretçi, sosyal konularda muhafazakâr olarak tanımlanırken;
KYB’liler liberal ve şehirli olarak görülmektedir. Siyasal olarak KDP Molla
Mustafa ya da Mesud Barzani etrafında örgütlenen Barzani ailesi ya da daha
geniş bir aşiretler konfederasyonu gibi iken, KYB ise karizmatik liderin
birleştiriciliğinde toplanan ayrı hiziplerden oluşmuştur.[18]
Sovyet
emperyalizminin ajanı olmakla suçlanan KYB, bu süreçte Suriye’de konuşlanmış,
Sosyalist Enternasyonale üye, sosyalist bir kimliğe sahip olan bir sol eğilimli
parti görünümü çizmiştir. KYB ilk
kongresinde Barzani’nin emperyalizmin uşağı olduğu ve Kürt isyanındaki
yenilginin baş sorumlusu olduğu dile getirilmiş, istemediği halde Celal Talabani’nin IKDP’yi
yeniden diriltmek için geçici liderlik kuran Barzani ailesiyle temas kurması
istenmiştir.[19] ABD ve İran’ın uşağı olmakla suçlanan
muhafazakâr KDP ise, 1979 yılında Ridaiye’de gerçekleştirdiği 9. Kongresinde
Mesud Barzani’yi başkanlığa getirip, karargâhını Kuzey Irak’taki Revanduz’a aktararak
eski gücünü toplamak için çabaladığı döneme geçmiştir. KYB ile KDP arasında 1977
yılından 1980’e kadar bölgesel nitelikte çatışmalar süreci yaşanmış ve bu
süreçte Suriye, Fırat Nehri üzerinde Irak’la yaşadığı gerginlik sebebiyle
KYB’yi kullanırken, KDP üzerindeki İsrail ve İran etkisi mevcut olmuştur.[20] 1978
yılında KDP ile KYB arasındaki Kuzey Irak hâkimiyetine yönelik çatışmalar en
üst düzeye ulaşmış, KDP’nin baskılarından kurtularak Suriye’ye geçmeye çalışan
bir grup KYB’li peşmergenin, Şemdinli bölgesinde Barzani taraftarlarınca
öldürülmesi, KYB tarafından büyük bir hüsranlıkla karşılanmış ve KYB’ye bağlı
peşmergelerin moral kaybetmesini sağlamıştır.
İran’da 1979 yılında, İran Şahı Rıza
Pehlevi devrilerek yerine o sırada Fransa’da sürgünde bulunan Ayetullah Humeyni
geçmiş ve rejim değişikliği yaşanarak İran İslam Cumhuriyeti kurulmuştur.
İran’daki rejim değişikliğinden rahatsız olan Saddam Hüseyin, 1975 Cezayir Antlaşması’nın
yetersiz kaldığını, İran’ın Iraktaki Kürtleri kışkırttığını iddia ederek 1980 Eylül’ünde
İran’a savaş açmıştır. Barzaniler 1975 yılında Irak’a karşı uğradığı yenilgiden
sonra, kendisine karşı oluşan olumsuz hava karşısında İran İslam Cumhuriyeti’ne
yakın durmayı bir politika olarak seçmiştir. İran-Irak savaşı sırasında Molla
Mustafa Barzani’nin yerine geçen oğlu Mesud Barzani önderliğinde KDP, İran’da
yana tavır sergilemiştir. Barzani’ye bağlı Kürtler, Hac Umran’ın ele
geçirilmesi için düzenlenen Ve’l-Fecr-2 ve Kader Vadisi operasyonlarında
İran’la aktif bir işbirliği yapmışlardır.[21]
Talabani liderliğindeki KYB, Irak’tan yana tavır koyarken, kendisini Irak Kürt
halkının tek savunucu olarak gösteriyordu. Barzani’nin İran ordusuyla hareket
etmesine yönelik KYB’nin tepkisi yayınladığı bildiride şu sözlerle oluyordu:[22] “Kewa süri peş leşkiri dijimin./ Düşman
önünde ilerleyerek kendi vatanına saldıran hainler.” Barzani’nin tutumu KDP’nin rakibi olan KYB ve
İran-KDP’nin kimi zaman işbirliği yapmalarına neden olarak, İran-KDP 1983
yılında İran destekli Irak-KDP kuvvetleri tarafından saldırıya uğradığında KYB,
kendi birliklerinden bazılarını İran-KDP’ye destek için göndermiştir.[23]
KYB’nin
Irak Hükümeti’ne yakın tutumu 1984 yılına dek sürecek, bu tarihten itibaren
kendisine yönelik olarak verilen özerklik sözünün yerine getirilmemesi üzerine
Irak ordusu ile çatışmalara yeniden başlamıştır. 1985 yılından itibaren Celal
Talabani siyasi politikasından 180 derecede dönerek İran ve Barzani ile yakın
temaslar kurmaya başlamıştır. Nitekim 1987 yılında KDP ile KYB arasında
sağlanan uzlaşma sonucunda, Şubat 1987’de bir Kürdistan Ulusal Cephesi ve Irak
Ulusal Muhalefet Cephesi kurmaya çalışacaklarına dair bir ortak bildiri
yayımlayarak, askeri alanda kuvvetlerini birleştirme sözü verdiler. Bu
istekleri, Mayıs 1987’de en tanınmış beş Kürt grubu olan KDP, KYB, KSB, PASOK
ile Emek Partisi, IKP ve Süryani Demokratik Hareketinden oluşan Kürdistan
Cephesinin kurulmasıyla gerçekleşmiştir.[24]
Saddam Hüseyin’in buna tepkisi 1988 yılında Halepçe’de kimyasal silah
kullanarak on binlerce Kürt vatandaşını öldürmek şeklinde olmuştur. Halepçe
olayından sonra Mesud Barzani ve Celal Talabani savaşı kaybettiklerini
anlayarak, Kürt meselesinin çözümünün askeri yollardan değil de siyasi
yollardan olacağına inanmışlardı.
1979
yılında İran İslam Devrimi’nin Kürtlerin imdadına yetişmesi gibi, Kürtlerin en
umutsuz olduğu bir dönemde Saddam Hüseyin’in ekonomik sıkıntıdan kurtulmak
amacıyla 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal etmesi, Kürtler için yeni bir umut
ışığı olmuştur.[25]
ABD’nin Saddam’ı durdurmaya yönelik operasyon başlatması sonucunda, 1991 Nisan
ayı sonunda Irak’ta 36. paralelin kuzeyinde ABD, İngiltere ve Fransız
birliklerinin koruduğu bir güvenli bölge oluşturuluyordu. Irak toprakları
içerisindeki Musul ve Kerkük dışında kalan Kelar, Kifri, Çemçemal ve Taktak ile
Türk toprakları içerisindeki Zaho ve Akra’yı kapsayan bölge güvenli bölgeyi
oluştururken, bu bölge ise 1975’te
Kürtler için verilen özerk bölge olarak tanınan yerleri temsil ediyordu.[26]
1991 yılının Mayıs ve Haziran aylarında Kuzey Irak’ta durumun
normalleştirilmesi için Irak lideri Saddam Hüseyin ile Kürt ayaklanmacılardan
olan KYB lideri Celal Talabani ve Irak-KDP’den Şirvan İdris Barzani müzakereler
için bir araya gelerek anlaşmaya varmış olsalar da, Saddam verdiği sözlerini
hiçbirini tutmamıştır.
16
Aralık 1991’de Celal Talabani’nin partisi KYB ile Mesud Barzani’nin partisi
KDP’nin de aralarında bulunduğu Kürdistan Cephe’yi oluşturan güçler, Bağdat
yönetimince dayatılan temsilcilerin yerine, temsilciler meclisi seçimleri
yapılması konusunda anlaşmışlardır.[27]
19 Mayıs 1992’de yapılan seçimlerin sonuçlarına göre KDP %50,22, KYB ise %49,78
oy almasına rağmen, Mesud Barzani’nin kabul etmesiyle 105 sandalyeli
parlamentoda KDP ve KYB 50’şer temsilci elde etmişlerdi.[28]
1993 yılında Irak Kürdistan Cephesi’ne üye olan Kürdistan Birlik Partisi lideri
Sami Abdurrahman’ın KDP’ye katılmasıyla, KDP’nin Kürt hareketindeki mücadelede
KYB’den daha güçlü hale gelmesi, KYB ile KDP arası ilişkileri yine
gerginleştirmiştir. 20 Aralık 1993 tarihinde KYB ile İran yanlısı Kürdistan
İslami Hareketi arasında çatışma çıkmış, KYB liderlerinden olan ve Bölgesel
Kürt Yönetimi’nde peşmerge bakanlığı yapan Cabbar Ferman, Barzani’nin sakin
kalınmasını belirten sözlerine karşılık Kürdistan İslami Hareketi’ne
saldırmıştır. Bu olay sonucunda KDP ile KYB arasında soğuk olan ilişkiler, daha
da gerginleşerek düşük yoğunlu çatışmalar yaşanmıştır. Talabani ile Barzani
arasındaki çatışmaların esas nedeni tarihsel mücadeleden ziyade, Barzani
taraftarlarının Türkiye sınırında petrol gelirlerinden aldığı gümrük
gelirlerinden fazla yararlanarak, Talabani’nin istediği payı vermek
istememesidir.[29]
Talabani İran sınırına hâkim olduğundan, buradan Türkiye sınırından elde edilen
geliri elde edemiyor ve Barzani’nin gelirlerinden pay alma beklentisini
taşıyordu.
1996
yılı Barzani-Talabani ihtilafının zirveye çıktığı bir dönemi içermektedir.
Temmuz 1996’da Talabani İran’a sınır olarak yakın olmasından dolayı İran ile
anlaşarak, İran Devrim Muhafızları’nın Tahran rejimine muhalif Irak-KDP
kamplarına saldırması için, İran’daki kamplarında karargâh kurmalarına izin
vererek, Barzani yönetimindeki bölgelere saldırmıştır.[30]
Bu durum karşısında Barzani, ABD’nin desteğini alamayarak, Saddam’la
işbirliğine gitmiştir. Barzani’nin Kürt köylerini bombalayan Saddam ile işbirliği
yapmasında; Barzanilerin 1975’teki İran-Irak Barışı sırasında İran’dan, 1991’deki
Körfez Savaşı sonrası ABD’den gördüğü vefasızlık ve Talabani’ye karşı duyduğu
büyük nefret etkili oluyordu.[31]
Saddam’ın ordusu önce Erbil ve Süleymaniye’yi Talabani’nin elinden alarak ve
Irak bayrağını asarak KDP’li peşmergelere bırakmıştır. Bunun üzerine İran’ın
desteğiyle Talabani, Süleymaniye ve Erbil’i tekrar kuşatarak ele geçirmesi
üzerine Türkiye’nin çabalarıyla ABD devreye girmiştir. 1997 yılında Londra’da
yapılan ateşkes sonucunda Talabani’nin Erbil’i tahliye etmesi ve Erbil’deki
Kürt hükümetinin ve parlamentosunun çalışmalarına yeniden başlaması ve buna karşılık
Barzani’nin Irak’tan Türkiye’ye yapılan petrol ürünleri satışından aldığı
vergiden Talabani’nin payına düşeni ödemesi kararlaştırılmıştır.[32]
3. Celal Talabani ile Mesud Barzani
Arasındaki Uzlaşma Dönemi
Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani
liderliğindeki KDP ve Celal Talabani liderliğindeki KYB arasındaki liderlik
mücadelesi ve Habur sınır kapısından elde edilen gelir kaynaklarının paylaşımı
sorunu sebebiyle; 1994 -1998 yılları arasında iki parti arasında yeniden
silahlı çatışmalar yaşanmıştır.[33]
Bu çatışmaların sonucunda ABD ve Türkiye’nin girişimleriyle 17 Eylül 1998’de
KYB ile KDP arasında ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright gözetiminde imzalanan
Washington Antlaşması; KDP ile KYB arasındaki ihtilafların giderilmesi için önemli
bir antlaşmadır. Washington Antlaşması imzalanarak, KYB ile KDP arasındaki
ihtilafların bir tarafa bırakılması ve Irak’taki Kürt bölgelerini ortaklaşa
idare etmeleri vurgulanmıştır. Doğu’da İran’la sınırı olan Süleymaniye ve küçük
bir bölüm KYB’nin, batıda Türkiye sınırındaki Dohuk ve Erbil’i içine alan büyük
bölüm ise KDP’nin kontrolüne geçmiştir.[34]
Bu bölünmüşlük katı bir şekilde
uygulanarak, KDP ve KYB üyeleri kendi kontrollerinde olmayan bölgelere
geçememekteydi. Bu
antlaşmayla birlikte Irak’ta Kürt federe devletinin kurulması ve Güney
Kürdistan’da 1 Temmuz 1999 tarihinde seçimlerin yapılması noktasında
anlaşılmıştır. [35]ABD’nin
bu iki grubu birleştirmek istemesinin arkasındaki neden Saddam Hüseyin’i
devirmek istemesinden kaynaklanmaktaydı. ABD, 1999 başında Saddam’ı devirmek
için ayırdığı bütçeden pay almaya hak kazanan yedi Irak muhalif grubu
açıkladığında KYB ve KDP isimlerine rastlanılmaktadır.
Washington
Antlaşması’yla başlayan KDP ile KYB arasında işbirliği yapma süreci, KDP’li
Erbil Valisi Fransua Hariri’nin Şubat 2001’de suikasta uğramasının ardından giderek
artmıştır. Bu olaydan sonra Washington Antlaşması’nın önemli maddelerinden olan
parlamentonun birleştirilmesi ve yeni seçimlerin yapılması gibi bir dizi
düzenleme yapılmıştır. Yapılan işbirliği neticesinde KYB, 1992’deki seçim
sonuçlarını kabul etmiş, ayrıca ABD’deki 11 Eylül olaylarının yaşanmasından
önce 7-8 Eylül 2002’de Mesud Barzani ve Celal Talabani’nin katılımıyla ortak
parlamento yeniden kurulmuştur. Irak’ın 11 Eylül olaylarından sonra
Afganistan’dan sonra vurulacak muhtemel ülke olması söz konusu olunca iki Kürt
partisi geldikleri konumu korumak için faaliyetlerini arttırmışlardır.[36] KDP-KYB
arasındaki söz konusu silahlı çatışmanın aynı şekilde devam etmesi, Iraklı
Kürtlerin bölgesel çıkarları bakımından siyasi intiharın söz konusu
olacağından, Talabani ve Barzani, Saddam sonrası Irak’taki yönetim değişikliği
ve gelişmeleri Kürtlerin lehine dönüştürmek amacıyla, Kuzey Irak’taki iki
idareli yönetimi 2005 yılında birleştirme kararı aldılar.[37]
Irak’ta
Saddam rejiminin resmen 9 Nisan 2003’te devrilmesiyle Kürt grupları baştan beri
hedefledikleri yer olan Kerkük ve kuzeydeki diğer yerlerde hâkimiyet sağlamaya
başlamıştır. Irak’ın tüm bölgelerinde seçim yapılmış, fakat Kuzey Irak’ta diğer
bölgelerden farklı olarak, üç ayrı seçim yapılmıştır. Bunlar; Irak Ulusal
Meclis’i, Kürt Yerel Parlamentosu ve Kürtlerin idaresi altında olan üç ilde;
Erbil, Süleymaniye ve Dohuk için il genel meclis seçimleridir.[38] KDP
ile KYB, Irak Ulusal Meclis Seçimleri ve Yerel Kürt Parlamentosu seçimlerine
ortak liste ile katılırken, Erbil, Süleymaniye ve Dohuk il genel meclis
seçimlerine farklı listelerle katılmıştır. 2005 yılında yapılan Kuzey Irak’taki
üç ilin, il genel meclis seçim sonuçlarına göre, KYB bu üç ilde oyların
çoğunluğunu 765.544 kazanarak birinci sırada yer almış, Kürdistan’ın Sesi
Listesi (KDP +14 siyasi oluşumu üç Kuzey il genel meclisi için seçim ittifakı)
ise, 741.483 oyla ikinci sıraya yerleşmiştir.[39] İki
ana Kürt partileri olan KDP ve KYB’nin muhalefette kalmayı kabul etmesinin zor
olmasının nedeni; özellikle yaklaşık 30 sene boyunca Irak rejimine karşı muhalif
hareket içerisinde yer almaları ve her ikisinin de iktidarı ele geçirmek gibi
arzularının olmasıdır.[40]
Bu nedenle Iraklı Kürt gruplar denilince akla ilk etapta KDP ve KYB
gelmektedir.
Kuzey Irak Kürt Yönetimi, Irak’taki tüm
gelişmelere rağmen KDP ve KYB arasında 2005 yılında imzalanan Stratejik Ortaklık
Anlaşması çerçevesinde faaliyetlerine devam etmektedir.[41] Bu anlaşma; KDP ile KYB arasında
imzalanarak, iki parti arasında stratejik işbirliğinin koşullarını belirlediği söylenen
belgedir. Stratejik anlaşma, 25 Temmuz 2009’den tarihinden itibaren pek çok
KDP’li tarafından eleştirilmeye başlanmıştır. KDP yandaşları anlaşmayı şu
gerekçeleri göstererek eleştirmektedir: KYB parçalanmasıyla onun içinden çıkmış
Gorran Hareketi, KYB’nin oylarının neredeyse yarısını bünyesine katarak, KDP
ile KYB arasında aldıkları oy arasında bir eşitlik olmayıp, KDP’nin ağırlığı
artmıştır.[42]
Bu nedenle, stratejik anlaşma gözden geçirilerek, KYB’nin payının azaltılmasını
istemektedirler. KDP’nin içinde yer alan KYB’yi tamamen istemeyen grubun; Irak
Kürdistan Bölgesi’nde yapılacak ilk yerel seçime KDP ile KYB’nin ayrı
girmesini, böylece KYB’nin uğrayacağı büyük başarısızlık sonrası kendisinin
daha da güçleneceğini hesaplayarak, KDP’nin kendisine bir ayak bağı olan
KYB’den kurtulmasını savunduğu görülmektedir.[43]
KYB’liler ise herhangi bir seçimde KYB’nin,
KDP’den daha az oy alması durumunda bile bunun önemsenmemesi gerektiğini
vurgulayarak, iki parti arasındaki ittifakın bir seçim ittifakı değil uzun
süreli bir işbirliği olduğunu belirtmişlerdir. KYB’liler KDP’ye ittifakın
bozulması halinde büyük bir güç boşluğunun ortaya çıkacağını ve KDP’nin de
iktidarını koruyamayarak güç kaybedeceğini belirtmektedirler. KYB’nin KDP’ye karşı en temel siyasi kozu ise
Gorran ile KYB’nin oy toplamının KDP’den büyük olacağının hesaplanmasıdır. KDP
ve KYB’de hükümetten dışlanan parti olmak istememelerine rağmen yaşadıkları
temel sorun; KDP’nin artık tek başına iktidar olabileceğini düşünmesi, KYB’nin
de zayıfladığını anlamasına karşılık iktidarda kalabilmek için her türlü
alternatife hazır olmasıdır.[44] KDP,
oyların çoğunluğu tek başına aldığını, buna rağmen KYB ile anlaşma içinde
olduğunu, KYB
de oylarının önemli kısmını stratejik anlaşma yüzünden Gorran’a kaybettiğini
ama buna rağmen ittifakı sürdürdüğünü dile getirmektedir. Talabani ve
Barzani Irak Kürt Bölgesel Yönetimi(IKBY) içerisinde birbirlerine karşı
üstünlük mücadelesini sürdürmelerine rağmen Bağdat’a karşı tek ses olmaya devam
etmektedirler.[45]
IKBY’nin Bağdat ile olan
çatışması da KDP ve KYB arasındaki stratejik anlaşmanın devamlılığını zorunlu
kılmaktadır.[46]
KYB’ye Bağlı Gele Kürdistan TV Genel
Yayın Yönetmeni Cemal Hüseyin seçim sonuçlarının KDP-KYB stratejik ittifakını nasıl etkileyeceğini şu sözlerle
açıklamaktadır: “Şu an bu ittifakın bozulması ihtimali yok. Sonuçlar
Kürdistan bölgesi başbakanlığını da etkilemez. Ancak KDP’nin politik etkisini
artacağı kesin. Yine de bu etkisi uzun vade de zayıf biçimde ortaya çıkaracak.
Eylül ayında yerel seçimler gerçekleşecek. Her parti kendi başına seçime
girecek. KDP ve KYB seçimlerde güçlerini tek başına gösterecekleri için
stratejik ittifakın durumu ancak bundan sonra gündeme gelebilir.”[47]
KDP-KYB'nin stratejik ortaklığıyla Irak
Cumhurbaşkanlığı’na Celal Talabani’nin getirilmesiyle birlikte Talabani ve
Barzani arasındaki liderlik mücadelesi çözülmüş görünmektedir. KYB lideri Celal
Talabani'nin Irak Cumhurbaşkanı olmasının KDP lideri Mesud Barzani tarafından
desteklenmesi, aslında Talabani ve partisinin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki
etkinliğini azaltma stratejisinden kaynaklanmaktadır. Bu açıdan Talabani Irak Cumhurbaşkanı olurken,
Barzani'nin Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı olmasının Talabani açısında
olumsuz sonucu söz konusudur. Talabani'nin Cumhurbaşkanı olması sonucunda hem
partisinin hem de kendisinin Kuzey Irak'taki etkisinin azaldığı görülmektedir.
Bunun başlıca nedeni; Kürt kamuoyunda Talabani, artık sadece Kürtlerin değil
tüm Irak’ın lideri olarak algılanmaya başlamıştır. Barzani’de bu durumdan
faydalanarak Irak'taki Kürtlerle beraber tüm Kürtlerin lideri olarak ön plana
çıkma fırsatı elde etmiştir. Talabani'nin Cumhurbaşkanı olmasının ardından, Kuzey
Irak'ta ve özellikle kendi partisinde etkisinin azalmaya başlaması sonrası
parti içindeki bölünmelerin gözükmesine neden olmuştur.[48]
Gorran’ın kurulması, KDP’nin güçlenmesi neticesinde, 1990’lı yıllardan
beri Kuzey Irak’ta oluşan KDP-KYB ikili yapının KYB’nin zayıflamaya
başlamasıyla KDP lehine olarak yıkılma sürecine girmesi söz konusudur.
KAYNAKÇA
·
ATTAR,
Ali Rıza Şeyh(2004); Kürtler, Bölgesel ve
Bölge Dışı Güçler, Ağaç Kitabevi Yayınları, İstanbul
·
ÇAYKUŞ,
Mustafa(2005); Kuzey Irak’ın Yapısı,
Bölgedeki Oluşumlar, Bölge İçi ve Bölge Dışı Devletlerin Amaçları ve Etkileri,
Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler AnaBilim
Dalı Yüksek Lisans Tezi
·
DELİCEOĞLU,
Sabriye (2006); Kuzey Irak’ta Etnik Dini
Gruplar ve Bölge Politikalarındaki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
·
DURSUN,
İsmail(2006); Kuzey Irak Kürtleri,
Ayrılıkçı Kürt Hareketinin Devletleşme Süreci ve Türkiye’ye Etkileri,
Yüksek Lisans Tezi
·
ERKMEN, Serhat(2012); Kuzey Irak’ta İç Siyasal Dengeler ve Stratejik İttifak’ın Geleceği,
ORSAM; Rapor No.140
·
KAREEM, Selen Tonkuş(2012); Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları,
Ortadoğu Analiz, Cilt 4, sayı:39
·
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar
Merkezi(ORSAM)(2011); Iraklı Grupların
Temel Siyasi Sorunlara Bakışı ve Türkiye İle İlişkiler: Saha Araştırmasına
Dayalı Bir Çalışma, Rapor No:54, Ankara
·
Ortadoğu
Stratejik Araştırmalar Merkezi(ORSAM)(2012); Irak Kürdistan Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği, Rapor
No:133, Ankara
·
ÖZNUR,
Hakkı(2004); Cahşların Savaşı Kuzey Irak
Kürt Hareketi ve Musul-Kerkük Meselesi, Altınküre Yayınları, 2. Baskı, Ankara
·
SEMİN,
Ali(2012); KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki Değişiklikler ve Gelişmeler, BİLGESAM, http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2086:kdp-kyb-likiler-boelgedeki-deiiklikler-ve-gelimeler&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150
·
YILDIRIM,
Zafer, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın “Ulus Devlet” Yapısını Sarsan İsyancı Bir
Hareket Olarak Barzaniler ve Irak Kürdistan Demokrasi Partisi, Akademik Orta Doğu Dergisi, Sayı.2
[1] Zafer Yıldırım, 1932-1975
Dönemi Irak‟ın “Ulus Devlet” Yapısını Sarsan İsyancı Bir Hareket Olarak
Barzaniler ve Irak Kürdistan Demokrasi Partisi, Akademik Orta Doğu Dergisi, Sayı.2, s.167
[2] Zafer Yıldırım, 1932-1975
Dönemi Irak‟ın……… s.168
[3] Mustafa Çaykuş, Kuzey Irak’ın Yapısı, Bölgedeki Oluşumlar,
Bölge İçi ve Bölge Dışı Devletlerin Amaçları ve Etkileri, Atılım
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler AnaBilim Dalı
Yüksek Lisans Tezi, 2005, s.35-36
[4] İsmail Dursun, Kuzey Irak Kürtleri, Ayrılıkçı Kürt
Hareketinin Devletleşme Süreci ve Türkiye’ye Etkileri, Yüksek Lisan Tezi,
2006, s.95
[5] Zafer Yıldırım, 1932-1975
Dönemi Irak‟ın……… s.170
[6] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı Kuzey Irak Kürt Hareketi ve
Musul-Kerkük Meselesi, Altınküre Yayınları, 2. Baskı, Ankara, Mayıs 2004,
s.131
[7] Zafer Yıldırım, 1932-1975 Dönemi Irak‟ın……… s.161
[8] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler, Bölgesel ve Bölge Dışı Güçler,
Ağaç Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2004, s.147-148
[12] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı Kuzey………s.151
[17] Yrd.
Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey Irak’ta İç
Siyasal Dengeler ve Stratejik İttifak’ın Geleceği, ORSAM; Rapor No.140,
Aralık 2012, s.8
[18] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey
Irak’ta………s.8
[19] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.170
[20] İsmail Dursun, Kuzey Irak Kürtleri………s.112
[21] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.185
[22] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.300
[23] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik Dini Gruplar ve Bölge
Politikalarındaki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006, s.31
[24] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.32
[26] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.206
[27] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.340
[28] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.217
[29] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.228
[30] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.352
[31] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.234
[32] Ali Rıza Şeyh Attar, Kürtler……… s.233
[33] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki
Değişiklikler ve Gelişmeler,
BİLGESAM, 16 Şubat 2012
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2086:kdp-kyb-likiler-boelgedeki-deiiklikler-ve-gelimeler&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150
[35] Hakkı Öznur, Cahşların Savaşı……… s.374
[36] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.35
[37] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki
Değişiklikler ve Gelişmeler
[38] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.37
[39] Sabriye Deliceoğlu, Kuzey Irak’ta Etnik………s.37
[40] Ortadoğu Stratejik Araştırmalar
Merkezi(ORSAM), Irak Kürdistan
Bölgesi’nde Muhalefetin Doğuşu ve Geleceği, Rapor No:133, Ankara, Kasım
2012, s.9
[41] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki
Değişiklikler ve Gelişmeler
[42] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey
Irak’ta İç Siyasal Dengeler………s.9
[43] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey
Irak’ta İç Siyasal Dengeler………s.9
[44] Yrd. Doç. Dr. Serhat Erkmen, Kuzey
Irak’ta İç Siyasal Dengeler………s.10
[45] Selen Tonkuş
Kareem, Irak
Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2011’inden 2012’ye Yansımaları, Ortadoğu Analiz, Cilt 4,
sayı:39, Mart 2012, s.8
[46] Selen Tonkuş Kareem, Irak Kürt Bölgesel………s.13
[47] Ortadoğu Stratejik Araştırmalar
Merkezi(ORSAM), Iraklı Grupların Temel
Siyasi Sorunlara Bakışı ve Türkiye İle İlişkiler: Saha Araştırmasına Dayalı Bir
Çalışma, Rapor No:54, Ankara, Mayıs 2011, s.39-40
[48] Ali Semin, KDP-KYB İlişkileri, Bölgedeki
Değişiklikler ve Gelişmeler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder