İNGİLİZ PARLAMENTER
SİSTEMİ İLE AMERİKAN BAŞKANLIK SİSTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
İngiltere parlamenter sisteminde
yumuşak kuvvetler ayrılığı mevcuttur. Dünyanın
en eskilerinden olan parlamento; üyeleri en çok beşer yıllık dönemler için
seçilen Avam
Kamarası ve eskiden çoğunluğunu soyluların oluşturduğu ve üyeliğin babadan oğula
geçtiği ama şimdi genellikle hükümet ve Kraliçe tarafından yaşamlarında
başarılı olan tayin ile hayat boyu üyelik yapılan Lordlar Kamarası olmak
üzere iki meclisten oluşmaktadır. Lordlar Kamarası’nın yetkisi Avam
Kamarası’ndan gelen yasaların çıkarılmasını engelleme yetkisi yoktur. İngiliz
Anayasası geleneğe dayalı iken ABD Anayasası ilk yazılı anayasalardan birini
oluşturur. ABD Anayasası’nda belirtildiği gibi sert
kuvvetler ayrımı olan ABD’de yasama organının adı olan Kongre’de Temsilciler
Meclisi ve Senato olmak üzere iki meclisten oluşmaktadır.[1]
Senato’nun Lordlar Kamarası’ndan farkı halk tarafından seçilmesi ve başkanın
atadığı önemli bürokratları onaylama, bütçeyi onaylama gibi önemli görevleri
vardır. Parlamenter monarşik bir yönetim yapısına sahip olan Birleşik Krallık'ta hükümetin
başında Başbakan ve devletin başında Kraliçe bulunur. Kraliçenin sembolik devlet başkanlığı konumuna
karşın yasama görevi parlamentoya aittir.
Seçimi
kazanan partinin lideri hanedan tarafından hükümeti kurmakla görevlendirirken,
hükümet programının başbakan tarafından belirlendiğini ortaya koymaktadır.[2] Kraliyet
makamı, başbakanın tavsiyelerine göre hareket eden sembolik bir makam olup
sadece onay makamı olarak görülür aslında onayı otomatiktir.[3] Kral,
başbakanı seçerken hukuken serbest olmasına rağmen hükümetin yasama organının
güvenoyuna ihtiyaç duyacak olması nedeniyle Avam Kamarası’ndan çoğunluğa sahip
parti liderini başbakan olarak seçmeye siyasi açıdan zorlamaktadır. Kraliyetin
ne veto yetkisi vardır ne de atama yetkisi vardır. Amerikan Başkanlık
sisteminde sert kuvvetler ayrılığı gereği başkanın yetkileri tam anlamıyla
bakanları atamak, Kongre’yi toplantıya çağırmak gibi önemli yetkileri olmakta
olup, seçimle gelen bir monark gibi davranmaktadır. Amerikan Sistemi'ni
kuranların krallık kurumundan esinlendiklerini gösteren örnekler arasında Amerikan
başkanının ailesine birinci aile, eşine birinci leydi denmesi gösterilebilmektedir.[4]
Amerikan başkanlık sisteminde yürütme
gücünü tek başına kullanacak olan başkan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak
halk tarafından seçilmektedir. Dolaylı olarak halk tarafından seçilmesi
meselesinde ABD’de halk, seçim kurulu üyelerini seçerken kendisinin tercih
ettiği başkan adayını seçmeyi söz veren temsilcilere oyunu vermektedir.[5] Yasama
yetkisini elinde tutan Kongre üyeleri tıpkı Amerikan Başkanı halk tarafından
belli bir süre için seçilmektedir. Yasama ve yürütme organlarının her ikisinin
de birbirlerinin varlığına son verebilecek hukuki mekanizmalardan yoksun
olmasına karşın İngiliz parlamenter sisteminde başbakanın güvenoyu alması
gerekliği, ülkeyi erken seçim kararı alarak meclisi bir nevi feshetme hakkı
vardır. İngiliz parlamenter sisteminin dayandığı temel unsurlar, başkanlık
sisteminden tamamen farklı bir özelliğe sahiptir. Yürütme gücünün parlamentodan
çıkan ve parlamentonun güvenoyuna ihtiyaç duyan bir hükümet tarafından
kullanılması, devlet başkanın durumundaki Kral/Kraliçe’nin yürütme gücünün
kullanımına düşük düzeyde katılımı, yasama gücünü oluşturan parlamentonun halk
tarafından seçilmesi, yasama ve yürütme güçlerinin, birbirlerinin varlığına
güvenoyu vermeme ve fesih haklarıyla son verebilmeleri gibi özellikler
mevcuttur.[6]
İki sistem arasındaki önemli fark
siyasi meşruluk konusunda mevcuttur. İngiliz parlamenter sisteminde sadece
parlamento halk tarafından seçilirken, Amerikan sisteminde ise siyasal meşruluk
Kongre ve Başkan olmak çift olduğu göze çarpmaktadır. İngiltere’nin sahip
olduğu rejimde halk parlamentoyu seçerek ona meşru siyasal yönetimi oluşturma
yetkisini vermektedir. ABD sisteminde halk hem parlamentoyu, hem yürütmeyi
oluşturan başkanı seçtiğinden, her iki kurumda gücünü doğrudan halktan aldığım
iddia eden iki siyasal güç yaratılmaktadır. Bunlar arasında çıkacak olan bir
uyuşmazlığın çözümü yine yapılacak seçimlerde olacaktır.[7]
Başkanlık sisteminde hem parlamento hem de başkan farklı politik görüşlere
sahip ise başkanın yani yürütmenin istediği yasalar yasama organından çıkmamaktadır.
Bu halde, meşruluğunu halktan alan başkan sözlerini yerine getiremeyen ve
giderek siyasal güç kaybeden bir konumda bulmaktadır.[8] Çift-başlı
meşruluk bir meşruluk ve yönetim bunalımının hazırlayıcısı olmaktadır.
Başkanlık sisteminde çift başlı
meşruluk sık sık yasama yürütme uzlaşmazlıklarına hatta çatışmasına yol
açmaktadır. Bunun en belirgin örneğini 1995 ve 1996 yıllarında yasama-yürütme
uzlaşmazlığından ötürü ABD hükümeti federal memurlarına zorunlu izin vererek
maaşlarını birkaç aylık sürelerle ödeyememesi vakası oluşturmaktadır.
Parlamenter sistemdeyse, özellikle tek parti iktidarlarında bu tür bir kilitlenme
söz konusu olmamaktadır. Başbakan hem Bakanlar Kurulu'nun, hem de Meclis'in çoğunluğunun
desteğine sahip olarak rahat hareket etme alanı bulduğundan bu tür bir
yürütme-yasama çatışması yaşanmamaktadır. Ancak, koalisyon hükümetlerinde yer
alan siyasal partiler arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşmazlığın görülmesi
söz konusudur. O zaman da, o koalisyon hükümetinin yerine yasama organında çoğunluğa
sahip yeni bir koalisyon hükümeti kurularak sorun aşılabilmektedir. Daha ciddi
bir kilitlenme halinde erken seçime gidilerek seçmenlerin oylarıyla bu duruma
bir çözüm getirilmesi yoluna gidilebilmektedir.
Başkanlık sisteminin uzun vadeli
siyasal istikrarı sağlamada daha avantajlı oldukları görüşü ile parlamenter sistemin
her zaman güçsüz ve istikrarsız hükümetlere yol açacağı görüşü de yanıltıcıdır.
Özellikle iki partinin egemen olduğu İngiliz siyasetinde hükümet, büyük otorite
ve istikrara sahiptir. Hatta sağlam bir tek parti çoğunluğu tarafından
desteklenen parlamenter bir başbakanın, başkanlık sistemindeki başkandan daha güçlü
olduğu da gerçektir. Çünkü başbakan ve hükümeti, parlamentodaki parti
çoğunluğuna dayanarak, yasama faaliyetlerini büyük ölçüde yönlendirme imkânına
sahiptir.
ABD sisteminin karşılaştığı önemli güçlüklerden
biri de, bu sistemlerin kazananın her şeyi aldığı kaybedenin ise her şeyi
kaybettiği bir tür toplam-sıfır oyununa yol açmalarıdır. Çünkü başkanlık
seçiminde yarışan adaylardan kazanan aday, yürütme gücünün tümünü bir sonraki
başkanlık seçimine kadar tek başına kullanma hakkını elde ettiği halde,
kaybeden adaylar için bir sonraki seçimi beklemeleri gerekmektedir. Kaybeden
bir adayın, parlamenter sistemde olduğu gibi, yasama organındaki gibi ana
muhalefet durumunda olması seçeneği de mevcut değildir. Bu nedenle, başkanlık
yarışı, kazananların kazancını yükselten kaybedenlere ise, her şeyi kaybettiren
bir toplam-sıfır oyunudur.[9] Kaybeden
adaylar bakımından, bir sonraki başkanlık seçiminde partisi tarafından yeniden aday
gösterilerek yarışma şansı zayıf olduğundan, onlar için seçim yenilgisi aynı
zamanda siyasi kariyerin de sona ermesini ifade etmektedir. Tek bir partinin
hükümeti kuracak çoğunluğu elde edemediği çok partili parlamenter sistemde
koalisyonlar aracılığıyla ortaya çıkan bir iktidar paylaşımının olacağından seçim
sürecini bu tür bir toplam-sıfır oyununa indirgenemez. Ayrıca koalisyon
oluşumunda yer almayan partiler, parlamentoda sahip oldukları sandalye sayısıyla
sınırlı olarak yasama sürecinde etkili olma olanağına sahiplerdir.
Başkanlık sisteminde başkanın,
yasama organını etkileme imkânları, parlamenter rejimdekine oranla çok daha sınırlıdır
Başkanlık sisteminde yürütme, yasama organının çıkaracağı kanunlara ve kabul
edeceği bütçeye muhtaç olup, özellikle başkanla parlamentoda çoğunluğu elinde
tutan partinin farklı olması durumunda, sorunu çözmek daha da güçleşmektedir. ABD'deki
başkanlık sisteminde bu gibi kilitlenmeleri çözecek güvenoyu veya fesih yetkisi
gibi kavramlar mevcut olmamasına karşılık, parlamenter sistemde hükümet,
parlamentonun güvenoyuna muhtaçtır. Ayrıca güvenoyu alamayan hükümet yerine yeni
bir hükümet kurulamazsa, erken seçim kararı alınarak bir nevi meclisi feshetme
söz konusu olarak tıkanmanın önüne geçilmektedir.[10] Bu
anlamda parlamenter sistem, en mantıksal hükümet biçimidir.
[1] Hatice Metin Altunok, Amerika Birleşik Devletleri, Şenol
Durgun ve Burhan Aykaç(der). Çağdaş Siyasal Sistemler, Binyıl Yayınevi, 2012,
s.80
[2] Dr. Bülent Yavuz, Çeşitli Parlamenter Hükümet Sistemi Uygulamalarında
ve Türkiye’de Başbakanın Göreve Gekmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi C. XI, Sa.1-2, Y.2007,
s.1228-1229
[3] Gonca Bayraktar Durgun, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı, Şenol Durgun ve Burhan Aykaç(der). Çağdaş Siyasal Sistemler,
Binyıl Yayınevi, 2012, s.46
[4] İlter Turan, Başkanlık Sistemi Sevdası: Zayıf Bir Temelli Özlem, Başkanlık
Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005, s.115
[5] Serap Yazıcı, Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, Başkanlık Sistemi,
Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005, s.126-127
[7] Ersin Kalaycıoğlu, Başkanlık Rejimi: Türkiye’nin Diktatörlük
Tehdidiyle Sınavı, Başkanlık Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara,
2005s.19
[10] Ergun Özbudun, Başkanlık Sistemi Tartışmaları,
Başkanlık Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005, s.107
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder