16 Şubat 2018 Cuma

İNGİLİZ PARLAMENTER SİSTEMİ İLE AMERİKAN BAŞKANLIK SİSTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI


İNGİLİZ PARLAMENTER SİSTEMİ İLE AMERİKAN BAŞKANLIK SİSTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
        İngiltere parlamenter sisteminde yumuşak kuvvetler ayrılığı mevcuttur. Dünyanın en eskilerinden olan parlamento; üyeleri en çok beşer yıllık dönemler için seçilen Avam Kamarası ve eskiden çoğunluğunu soyluların oluşturduğu ve üyeliğin babadan oğula geçtiği ama şimdi genellikle hükümet ve Kraliçe tarafından yaşamlarında başarılı olan tayin ile hayat boyu üyelik yapılan Lordlar Kamarası olmak üzere iki meclisten oluşmaktadır. Lordlar Kamarası’nın yetkisi Avam Kamarası’ndan gelen yasaların çıkarılmasını engelleme yetkisi yoktur. İngiliz Anayasası geleneğe dayalı iken ABD Anayasası ilk yazılı anayasalardan birini oluşturur. ABD Anayasası’nda belirtildiği gibi sert kuvvetler ayrımı olan ABD’de yasama organının adı olan Kongre’de Temsilciler Meclisi ve Senato olmak üzere iki meclisten oluşmaktadır.[1] Senato’nun Lordlar Kamarası’ndan farkı halk tarafından seçilmesi ve başkanın atadığı önemli bürokratları onaylama, bütçeyi onaylama gibi önemli görevleri vardır.  Parlamenter monarşik  bir yönetim yapısına sahip olan Birleşik Krallık'ta hükümetin başında Başbakan ve devletin başında Kraliçe bulunur. Kraliçenin sembolik devlet başkanlığı konumuna karşın yasama görevi parlamentoya aittir.
       Seçimi kazanan partinin lideri hanedan tarafından hükümeti kurmakla görevlendirirken, hükümet programının başbakan tarafından belirlendiğini ortaya koymaktadır.[2] Kraliyet makamı, başbakanın tavsiyelerine göre hareket eden sembolik bir makam olup sadece onay makamı olarak görülür aslında onayı otomatiktir.[3] Kral, başbakanı seçerken hukuken serbest olmasına rağmen hükümetin yasama organının güvenoyuna ihtiyaç duyacak olması nedeniyle Avam Kamarası’ndan çoğunluğa sahip parti liderini başbakan olarak seçmeye siyasi açıdan zorlamaktadır. Kraliyetin ne veto yetkisi vardır ne de atama yetkisi vardır. Amerikan Başkanlık sisteminde sert kuvvetler ayrılığı gereği başkanın yetkileri tam anlamıyla bakanları atamak, Kongre’yi toplantıya çağırmak gibi önemli yetkileri olmakta olup, seçimle gelen bir monark gibi davranmaktadır. Amerikan Sistemi'ni kuranların krallık kurumundan esinlendiklerini gösteren örnekler arasında Amerikan başkanının ailesine birinci aile, eşine birinci leydi denmesi gösterilebilmektedir.[4]
        Amerikan başkanlık sisteminde yürütme gücünü tek başına kullanacak olan başkan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak halk tarafından seçilmektedir. Dolaylı olarak halk tarafından seçilmesi meselesinde ABD’de halk, seçim kurulu üyelerini seçerken kendisinin tercih ettiği başkan adayını seçmeyi söz veren temsilcilere oyunu vermektedir.[5] Yasama yetkisini elinde tutan Kongre üyeleri tıpkı Amerikan Başkanı halk tarafından belli bir süre için seçilmektedir. Yasama ve yürütme organlarının her ikisinin de birbirlerinin varlığına son verebilecek hukuki mekanizmalardan yoksun olmasına karşın İngiliz parlamenter sisteminde başbakanın güvenoyu alması gerekliği, ülkeyi erken seçim kararı alarak meclisi bir nevi feshetme hakkı vardır. İngiliz parlamenter sisteminin dayandığı temel unsurlar, başkanlık sisteminden tamamen farklı bir özelliğe sahiptir. Yürütme gücünün parlamentodan çıkan ve parlamentonun güvenoyuna ihtiyaç duyan bir hükümet tarafından kullanılması, devlet başkanın durumundaki Kral/Kraliçe’nin yürütme gücünün kullanımına düşük düzeyde katılımı, yasama gücünü oluşturan parlamentonun halk tarafından seçilmesi, yasama ve yürütme güçlerinin, birbirlerinin varlığına güvenoyu vermeme ve fesih haklarıyla son verebilmeleri gibi özellikler mevcuttur.[6]
        İki sistem arasındaki önemli fark siyasi meşruluk konusunda mevcuttur. İngiliz parlamenter sisteminde sadece parlamento halk tarafından seçilirken, Amerikan sisteminde ise siyasal meşruluk Kongre ve Başkan olmak çift olduğu göze çarpmaktadır. İngiltere’nin sahip olduğu rejimde halk parlamentoyu seçerek ona meşru siyasal yönetimi oluşturma yetkisini vermektedir. ABD sisteminde halk hem parlamentoyu, hem yürütmeyi oluşturan başkanı seçtiğinden, her iki kurumda gücünü doğrudan halktan aldığım iddia eden iki siyasal güç yaratılmaktadır. Bunlar arasında çıkacak olan bir uyuşmazlığın çözümü yine yapılacak seçimlerde olacaktır.[7] Başkanlık sisteminde hem parlamento hem de başkan farklı politik görüşlere sahip ise başkanın yani yürütmenin istediği yasalar yasama organından çıkmamaktadır. Bu halde, meşruluğunu halktan alan başkan sözlerini yerine getiremeyen ve giderek siyasal güç kaybeden bir konumda bulmaktadır.[8] Çift-başlı meşruluk bir meşruluk ve yönetim bunalımının hazırlayıcısı olmaktadır.
        Başkanlık sisteminde çift başlı meşruluk sık sık yasama yürütme uzlaşmazlıklarına hatta çatışmasına yol açmaktadır. Bunun en belirgin örneğini 1995 ve 1996 yıllarında yasama-yürütme uzlaşmazlığından ötürü ABD hükümeti federal memurlarına zorunlu izin vererek maaşlarını birkaç aylık sürelerle ödeyememesi vakası oluşturmaktadır. Parlamenter sistemdeyse, özellikle tek parti iktidarlarında bu tür bir kilitlenme söz konusu olmamaktadır. Başbakan hem Bakanlar Kurulu'nun, hem de Meclis'in çoğunluğunun desteğine sahip olarak rahat hareket etme alanı bulduğundan bu tür bir yürütme-yasama çatışması yaşanmamaktadır. Ancak, koalisyon hükümetlerinde yer alan siyasal partiler arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşmazlığın görülmesi söz konusudur. O zaman da, o koalisyon hükümetinin yerine yasama organında çoğunluğa sahip yeni bir koalisyon hükümeti kurularak sorun aşılabilmektedir. Daha ciddi bir kilitlenme halinde erken seçime gidilerek seçmenlerin oylarıyla bu duruma bir çözüm getirilmesi yoluna gidilebilmektedir.
        Başkanlık sisteminin uzun vadeli siyasal istikrarı sağlamada daha avantajlı oldukları görüşü ile parlamenter sistemin her zaman güçsüz ve istikrarsız hükümetlere yol açacağı görüşü de yanıltıcıdır. Özellikle iki partinin egemen olduğu İngiliz siyasetinde hükümet, büyük otorite ve istikrara sahiptir. Hatta sağlam bir tek parti çoğunluğu tarafından desteklenen parlamenter bir başbakanın, başkanlık sistemindeki başkandan daha güçlü olduğu da gerçektir. Çünkü başbakan ve hükümeti, parlamentodaki parti çoğunluğuna dayanarak, yasama faaliyetlerini büyük ölçüde yönlendirme imkânına sahiptir.
        ABD sisteminin karşılaştığı önemli güçlüklerden biri de, bu sistemlerin kazananın her şeyi aldığı kaybedenin ise her şeyi kaybettiği bir tür toplam-sıfır oyununa yol açmalarıdır. Çünkü başkanlık seçiminde yarışan adaylardan kazanan aday, yürütme gücünün tümünü bir sonraki başkanlık seçimine kadar tek başına kullanma hakkını elde ettiği halde, kaybeden adaylar için bir sonraki seçimi beklemeleri gerekmektedir. Kaybeden bir adayın, parlamenter sistemde olduğu gibi, yasama organındaki gibi ana muhalefet durumunda olması seçeneği de mevcut değildir. Bu nedenle, başkanlık yarışı, kazananların kazancını yükselten kaybedenlere ise, her şeyi kaybettiren bir toplam-sıfır oyunudur.[9] Kaybeden adaylar bakımından, bir sonraki başkanlık seçiminde partisi tarafından yeniden aday gösterilerek yarışma şansı zayıf olduğundan, onlar için seçim yenilgisi aynı zamanda siyasi kariyerin de sona ermesini ifade etmektedir. Tek bir partinin hükümeti kuracak çoğunluğu elde edemediği çok partili parlamenter sistemde koalisyonlar aracılığıyla ortaya çıkan bir iktidar paylaşımının olacağından seçim sürecini bu tür bir toplam-sıfır oyununa indirgenemez. Ayrıca koalisyon oluşumunda yer almayan partiler, parlamentoda sahip oldukları sandalye sayısıyla sınırlı olarak yasama sürecinde etkili olma olanağına sahiplerdir.
        Başkanlık sisteminde başkanın, yasama organını etkileme imkânları, parlamenter rejimdekine oranla çok daha sınırlıdır Başkanlık sisteminde yürütme, yasama organının çıkaracağı kanunlara ve kabul edeceği bütçeye muhtaç olup, özellikle başkanla parlamentoda çoğunluğu elinde tutan partinin farklı olması durumunda, sorunu çözmek daha da güçleşmektedir. ABD'deki başkanlık sisteminde bu gibi kilitlenmeleri çözecek güvenoyu veya fesih yetkisi gibi kavramlar mevcut olmamasına karşılık, parlamenter sistemde hükümet, parlamentonun güvenoyuna muhtaçtır. Ayrıca güvenoyu alamayan hükümet yerine yeni bir hükümet kurulamazsa, erken seçim kararı alınarak bir nevi meclisi feshetme söz konusu olarak tıkanmanın önüne geçilmektedir.[10] Bu anlamda parlamenter sistem, en mantıksal hükümet biçimidir. 



[1] Hatice Metin Altunok, Amerika Birleşik Devletleri, Şenol Durgun ve Burhan Aykaç(der). Çağdaş Siyasal Sistemler, Binyıl Yayınevi, 2012, s.80
[2] Dr. Bülent Yavuz, Çeşitli Parlamenter Hükümet Sistemi Uygulamalarında ve Türkiye’de Başbakanın Göreve Gekmesi, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XI, Sa.1-2, Y.2007, s.1228-1229
[3] Gonca Bayraktar Durgun, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı, Şenol Durgun ve Burhan Aykaç(der). Çağdaş Siyasal Sistemler, Binyıl Yayınevi, 2012, s.46
[4] İlter Turan, Başkanlık Sistemi Sevdası: Zayıf Bir Temelli Özlem, Başkanlık Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005, s.115
[5] Serap Yazıcı, Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, Başkanlık Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005, s.126-127
[6] Serap Yazıcı, Başkanlık Sistemleri……… s.127
[7] Ersin Kalaycıoğlu, Başkanlık Rejimi: Türkiye’nin Diktatörlük Tehdidiyle Sınavı, Başkanlık Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005s.19
[8] Ersin Kalaycıoğlu, Başkanlık Rejimi: Türkiye’nin………s.21
[9] Serap Yazıcı, Başkanlık Sistemleri……… s.135
[10] Ergun Özbudun, Başkanlık Sistemi Tartışmaları, Başkanlık Sistemi, Türkiye Barolar Birliği, Ankara, 2005, s.107

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİNE GENEL BAKIS(1945-1960)       GİRİŞ:         Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri Atatürk’ün ‘ Y...